KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
20 Mayıs 2025 Salı
°C
Atatürkçülük bu mu
Atatürkçülük bu mu
Başkası anlatsa inanmakta zorlanırdım ama kendim izledim.

CHP Grup Başkanvekili şöyle diyordu dünkü Meclis oturumunda.

“Sabah tıraş olurken TRT 3'ü dinliyordum, spiker yayına keyifli bir sabah dileyerek başladı... Böyle bir günde keyifli sabah olur mu?”

“Böyle bir gün” dediği Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün yetmiş birinci ölüm yıldönümü olan 10 Kasım günüydü.

Bu milletvekili “sol” bir geçmişi olan, araştırmalar yapmış, kitaplar yazmış biri.

Bir klasik müzik kanalının spikerinin dinleyicilerine “keyifli” bir sabah dilemesini kınıyor çünkü 10 Kasımlarda hep birlikte acı çekmesi gerekiyor bu ülkenin.

Her 10 Kasım gününü donduracağız hayatımızda, o gün gülmeyeceğiz, eğlenmeyeceğiz, sevişmeyeceğiz, fıkra anlatmayacağız, şaka yapmayacağız, bir müzik parçasını “keyifle” dinlemeyeceğiz.

Muhalefet partisinin halkına önerdiği bu.

Bunun, hayatta bir karşılığı var mı?

İnsanlar gerçekten bir ölümün 71. yıldönümünde, o ölümün ilk günündeki acıyı aynen duyarak yaşayabilirler mi?

Yeryüzünde, “tarihî” bir liderinin ölümünün 71. yıldönümünde “yas” tutan bir ülke biliyor musunuz?

Ben böyle bir ülke bilmiyorum, bilen varsa bana söylesin.

Böyle bir şey sadece Türkiye'de yaşanıyorsa, bunun bir nedeni olmalı.

İngilizleri ülkesinden savaşarak çıkaran ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk başkanı olan General Washington'ın Amerikan tarihindeki önemi Atatürk'ün Türkiye tarihindeki öneminden az mıdır?

Azsa, niye az?

Az değilse, niye Amerikalılar ölüm yıldönümlerinde “yas” tutmuyorlar da bize “keyifli” müzik dinlemek bile yasak oluyor?

Amerikalılar çok mu nankör?

Sanırım fark, bu liderlerin tarihteki önemlerinin farklılığından kaynaklanmıyor.

Fark, bu liderlerin “geçmişteki” değil “bugünkü” öneminden doğuyor.

Amerika'da hiç kimse Washington'ı “bugünkü” siyasi tartışmalarda “kendi görüşünü” savunmak için kullanmaz ama Türkiye'de bir kısım insan “kendi görüşlerini” Atatürk'ün arkasına saklanarak savunmak ister.

Atatürk'ü “tarihî bir lider” kimliğinden çıkarır, onu günlük bir politikanın bir parçası haline getirir.

Ama bunu yaparken bir şeyi unutur.

Siyaset, tartışmak demektir, Atatürk'ü “günlük siyasetin” parçası haline getirdiğinizde onu da günlük tartışmaların bir parçası yaparsınız.

Ya da hem Atatürk'ü siyasete sokar hem de onun “tartışılmasını” yasaklamaya çalışırsınız.

O zaman, Atatürk'ü “tabulaştırmak”, “insanüstü” bir varlık haline getirmek, ona neredeyse “kutsal biri” muamelesi yapmak zorunda kalırsınız.

Atatürk, “kutsal” biri mi?

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen birini beğeniyorsanız, seviyorsanız, onun çok önemli olduğuna inanıyorsanız, onun düşüncelerini kendinize “mihmandar” seçiyorsanız, “ilimin en hakiki yol gösterici” olduğuna da inanmak zorundasınız.

İlimde, “kutsallığın” yeri var mı?

Atatürk'ü “kutsallaştırmaya” çalışanlar ya onun ne dediğini bilmiyorlar ya da ciddi bir çarpıtmayla onu kendilerine siyasi bir kalkan yapmaya uğraşıyorlar.

Ben, ikincisinin daha muhtemel olduğunu düşünüyorum.

Asla Atatürk'e “ilimin” ışığında bakmıyorlar.

Çünkü Atatürk, kendi “fikirlerinin” yetmediği noktada onlara “destek” olacak, onları eleştirilerden koruyacak “kutsal” bir muska onlar için.

Parlamento'da, Kürt açılımının ya da demokratik açılımın Atatürk'ün ölüm yıldönümünde konuşulamayacağını söyledi muhalefet partileri.

Neyi Atatürk'e saygısızlık olarak gördüler?

Yirmi beş yıllık savaşı bitirecek olan “Kürt açılımı” acaba “yurtta sulh” ilkesine hangi noktada aykırı?

Ben Atatürkçü değilim, onun zamanında yaşamış olsaydım herhalde onu ve arkadaşlarını değil, “demokrasi” isteyen grubun fikirlerini kendime yakın bulurdum.

Ama Atatürk'ün “tarihî bir lider” olarak gereken saygıyı görmesini, tarihî gerçekler ışığında değerlendirilmesini, hatalarının belli bir saygı çerçevesinde tartışılmasını isterim.

Türkiye'yi acı çekmekten kurtaracak çok önemli bir “barış açılımını” Atatürk'ün adıyla engellemeye çalışmak bana pek “saygılı” bir davranış gibi gözükmüyor.

Eğer “barış” konusunda fikirleriniz varsa söyleyin hep birlikte dinleyelim ama kendi fikirsizliğinize onu alet etmeyin bence.

Siz onun adını böyle kullandığınızda Atatürk'ü, hiçbir fikri olmayan, her değişime karşı çıkan, saçma sapan demagojilerle vakit geçiren bir insan grubuyla “özdeşleştirmeye” kalkıyorsunuz.

Unutmayın ki adının arkasına saklanmaya çalıştığınız insanın pek çok hatası vardı ama hiçbir zaman sizinki gibi çaresiz bir ucuzluğun adamı olmadı, fikirlerini söylerken kimsenin arkasına saklanmadı.

Kendi fikrini kendisi gibi söyledi.

11.11.2009
16:17
0
1294
0
Demirel takviminde beyaz sayfa
Demirel takviminde beyaz sayfa
‘Dünkü güneşte, bugünkü çamaşır kurutulmaz.'
Tam da Demirel'in ağzına yakışacak bir deyim.
“Darbe tehdidi olsa, ben şapkamı alıp gitmem” dediği için, Başbakan Erdoğan'a nazire yapıyor.
Demirel'in, üstüne alınmakta haklı olup olmadığı ayrı bahis.
Tarih, hükmünü çoktan vermiş zaten, üzerinde fazladan kelam etmek zaid kalır.
Postal sesleri yaklaştığında şapkasını alıp gitti mi?... Evet gitti!...
O halde kapanmış bir tartışmayı yeniden açmak, faydadan halidir.
Ama, o kallavi deyimi iyice not edelim bir kenara.
Zira, Demirel cumhuriyetinin kişiye özel takvim ve lügatinin şifreleri, orada gizli.
***
Demirel, şunu demeye getiriyor;
“Ordu, o günkü ordu değil...
Şartlar, o günkü şartlara benzemiyor.
Güneş, o dünkü güneşten çok başka...”
Laf orda kalıyor, sonrası 3 nokta...
Devamı gelmiyor bir türlü, bir adım öteye geçemiyor.
‘Bugün olsaydı, ben de gitmezdim şapkamı alıp' diyemiyor mesela.
Nokta koyamıyor bir türlü; önü açık lafın, nereye çeksen oraya gidiyor...
‘Boşlukları, herkes meşrebince doldursun' istiyordur belki.
Sorun da, tam olarak bu zaten.
Ömrü hayatında bir kez olsun köşeli konuşsa, lafın tamamını söylese, anlamı muğlak ve müphem bırakmasa, yuvarlayıp sündürmese ne olurdu?
Olmadı, olamadı işte!
Klasik sağcı siyasetin en bariz hastalığıdır.
Ne kadar flu, ne kadar belirsiz, ne kadar ortada bırakırsan işi, o kadar iyidir.
Sağcı itikatta, belli, iyi değildir çünkü.
Dışarıdan bakınca okkalı görünen laflar, içine girdiğinizde kof çıkar...
Demirel lügatinin cafcaflı maskesi, her defasında çok çabuk dökülür bu yüzden.
***
Demirel, her duruma uygun cevabı olan bir ‘neme lazımcı'dır.
Onun için de sabitlemez hiçbir şeyi, kendini asla bağlamaz.
Bilerek, boşluğa bırakır anlamı; her şeyin havada uçuşmasına göz yumar.
Ki, lazım olduğunda istediğini çekip çıkarsın ordan...
Onu bulacağınız yegane şaşmaz adres şudur;
‘Dün dündür, bugün bugün'...
Çünkü Demirel için tarih, her sabah yeniden başlar.
Her gün, yeni bir milattır.
Şahsına münhasır bir takvime göre yaşar.
Hayatının bütün sayfalarını ‘beyaz' sanması, ondan...
O takvimin ne maziden kalma yaprakları, ne kayda geçmiş hafızası bulunur, ne de sıralı geleceği.
Yeni bir sayfa açamazsınız onunla, eskisi yoktur çünkü.
***
Ortak tarihimizi nereden başlatacağız?
Demirel için ‘milat', bir sorun değildir asla.
Tarih, hiç başlamasa da olur.
‘Böyle neyimiz eksik ki?'...
İyi de, nereden öncesini silip, nereden sonrasını sayacağız?
Yoksa saymak, gerçekten gereksiz midir?
Herkes kendi özerk cumhuriyetinde, kişisel takvimine, özel lügatine bağlı yaşasa, daha mı iyi?
Buna benden de, sizden de evvel yine o Demirel, karşı çıkar...
Ve bağımsızlığını ilana yeltenenlerin karşısına dikilip, aynen şöyle haykırır;
‘Demokrasi, anarşi demek değildir'.

11.11.2009
16:16
0
1306
0
Cizre`de okullara 3 gün ara verildi
Cizre'de okullara 3 gün ara verildi
Şırnak'ın Cizre ilçesi ve bazı köylerinde çok sayıda öğrencinin soğuk algınlığı yüzünden okula gelmemesi nedeniyle ilçe merkezi ve bağlı köylerdeki okullarda eğitim öğretime 3 gün ara verildi.
11.11.2009
08:28
0
1148
0
Denizli`yi satan futbolcu kim?
Denizli'yi satan futbolcu kim?
Son Kale programında şok bir iddia ortaya atıldı. Reha Muhtar, Beşiktaş'ın uluslararası bir oyuncusunun idmanlarda duran top ve gol çalışması yaptırılmadığını ve nasıl gol atacaklarını bilmediklerini söylediğini açıkladı. Çakar da olayın sızmasının skandal olduğunu söyledi.
11.11.2009
08:25
0
1410
0
‘Genetiği değişmiş’ şüphesi sigara ve tütüne de sıçradı
‘Genetiği değişmiş’ şüphesi sigara ve tütüne de sıçradı
Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), sigaralarda kullanılan tütün ve katkı maddelerinin de genetiğinin değiştirilmiş olabileceğini belirterek, yiyecek maddelerine uygulanacak GDO kurallarının sigaralar için de geçerli olmasını istedi. Komiteden yapılan açıklamada, sigaralarda kullanılan tütün ve katkı maddelerinin de genetiğinin değiştirilmiş olabileceğine dikkat çekildi.
11.11.2009
08:23
0
1220
0
Il sağlık müdürü`nden domuz gribi açıklaması
Il sağlık müdürü'nden domuz gribi açıklaması
"Önümüzdeki günlerde daha yoğun gribal enfeksiyonlar görülecek"
11.11.2009
08:22
0
1067
0
Hamile kalmak için çağla şikel`i bekliyor
Hamile kalmak için çağla şikel'i bekliyor
Özlem Yıldız ikinci kez anne olmak istiyor ama..
11.11.2009
08:21
0
1540
0
Albay çiçek bugün ifade veriyor
Albay çiçek bugün ifade veriyor
Belge soruşturmasında kritik gün
11.11.2009
08:19
0
1098
0
Ingiltere`den kıbrıs jesti
Ingiltere'den kıbrıs jesti
"Çözüm için anlaşın toprak verelim"
11.11.2009
08:18
0
1206
0
 `Herkes için daha fazla özgürlük`
'Herkes için daha fazla özgürlük'
İçişleri Bakanı Beşir Atalay demoratik açılımı anlattı
11.11.2009
08:16
0
1074
0
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın