KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Mart 2024 Cuma
15 °C Kısmen güneşli
Savaş Sekin
savassekin@gmail.com

Aynalar ve kaçan yüzler

12 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ 08:00
0
5547
0
AA aa

Dünyada kan ve gözyaşı sadece belirli bir coğrafyada ve belirli bir dinin mensupları üzerinde toplanmış. Ağlamak, ızdırap çekmek, öldürülmek bu insanlara özgü bir şey olmasa gerek. Niçin acaba?

Neden bahsettiğim gayet açık, sebebi ise daha açık.

Ortadoğu'da acı, Mısır'da acı, Afganistan'da acı, Afrika'da acı…

Müslümanların üzerinde, acıyı, ezilmişliği, fitne ve tefrikayı çekme özelliğine sahip mıknatıslar mı var?

Sorunlarımızın ve eksiklerimizin sorumlusu olarak harici sebepler aramayı çok severiz. Her şeyi dış güçlerin şerrine bağlamayı çok severiz.

Bunu söylemem, bu güçlerinin etkilerinin olmadığını düşünmem anlamına gelmez. Bilakis tersini düşünmekteyim.

Tarih boyunca da Müslümanların gayrimüslim ülkelere, yabancı kültür ve medeniyetlere karşı sömürgeci bir politika izlediği görülmemiştir. Aynı şekilde başkalarının içine tefrika, ırkçılık, mezhepçilik, casusluk oyunları türünden fitne sokarak onları çökermeye çalıştığı da görülmemiştir.

Gel gör ki; tarih boyunca Müslümanlar yukarıda bahsedilen fitnelere maruz kalmışlar, kalıyorlar ve kalacaklar.

Bir değerler ve ahlak anlayışı olan dini mensubu olan Müslümanların, başkalarına yönelik bu tarz eylemler içerisinde olması zaten beklenemez.

Bu acı tablonun sebepleri bağlamında, gözümüzü başka yerlere dikmek yerine, kendi aynamızın karşısında uzun uzadıya tefekkür ederek kendi şekil ve şemalımızı düzeltmek zorunda olduğumuzu bilmek durumundayız.

Birisi, çalılıkların arasına gizlenip camlarınıza kurşun sıkıp kaçıyorsa, sizin yapmanız gereken suçu ona yükleyip kaderinize razı olmak değil, kurşun geçirmeyen cam yapmaktır.

Birileri sizi diledikleri gibi yönlendirebiliyor, sizin inancınızı kullanarak, güya din adına mücadele ettiğiniz zannı aşılayarak sizi kendi kardeşlerinizi dahi öldürebilecek hale getirecek kadar etkileyip örgütleyebiliyorsa, sorunu cehaletinizde aramanız ve bu devasa boşluğunuzu doldurarak cehaleti ait olduğu çukura atmanız gerekiyor.

Suriye'de Esed zalimine rahat bir nefes aldırarak can suyu olanlar, yine din adına savaştıklarını ve cihad yaptıklarını söyleyenlerdi. Esed'e karşı savaşlarla, tekbirler eşliğinde savaştılar, tekbirler eşliğinde öldürdüler, onları yıpratıp saf dışı bıraktılar. İnsanların malların ganimet diye el koydular. Cariye diye kadınlarına el koydular. Günahsız çocukları ve sivilleri katletmeye dahi dini kılıflar ürettiler. Ahlaksızlıklarına ve canavarlıklarına kendilerince dini fetvalar üreterek ne şişi yaktılar, ne de kebabı. Yananı bir bilselerdi!

Bakıyorsunuz bir grup diğer bir gruba cihad ilan etmiş, sonra da diğeri de bunlara cihad ilan etmiş. Müslüman Müslüman'a karşı cihad ilan edemeyeceğine göre elimizde iki mücahit, iki de kafir grup olmuş oluyor. Peki hangisi Müslüman ve hangisi kafir! Ayıkla pirincin taşını...

Birbirini tekfir edip birbirine cihad ederek cihadçılık oynuyorlar adeta. Bu nasıl bir cihad ki; cihad ilan eden Müslüman, kendisine karşı cihat edilen Müslüman, ölen Müslüman, öldüren Müslüman.. Nasıl bir cihad ki; binlerce Müslüman ölür, yaralanır, mülteci durumuna düşer, işkence görür, ama bir tane gerçek kâfir dahi zarar görmez.

Geçen gün internete düşen bir video kaydı vardı. Esed'in sürüsünden birkaç sürü mensubu kırsal bir alanda iki adet scud füzesini sivil halkın bulunduğu yerlere doğru ateşleyip fırlatıyorlar. Fırlatma esnasında nasipsizin birisi “Ya Ali” nidasından sonra diyor ki; “Ya rabbi, bunu ben fırlatmıyorum, sen fırlatıyorsun”!!! Şimdi buna ne demeli sizce? Kendi canavarlığına Allah'ı ortak etmeye çalışarak kirli vicdanını rahatlatmaya çalışan bu zihniyete ne demeli?

Bütün emperyalist güçleri bir araya toplayın ve onlara deyin ki; “diyelim ki siz Müslüman kılığındasınız, herkes sizi öyle biliyor ve elinizde her türlü imkânlarınız da var. Sizi Müslüman zanneden insanlar ve Dünya nazarında Müslümanları küçük düşürmek için, onları katletmek ve yok etmek için ne yapardınız” Sizce ne derlerdi? Şunu derlerdi; “Bizim yapabileceğimizin daha fazlasını zaten Müslümanların kendisi yapıyor. Bize gerek yok”

Kaideleri, mutlak değişmezleri, ihtilaf edilebilir olan hususları bu kadar açık olan bir inanç üzerinden bu kadar hizipçilik, fırkalaşma, fitne üretilebiliyorsa, bunun sorumlusu İslam değil, Müslümanlardır.

Sadece yoğun hisleriyle hareket ederek aklını kullanmayan bir insanı, mutlak Cennete gireceğine inandırarak günahsız insanları katletmeyi cihat olarak telakki eden bir canavara dönüştürmekten daha kolay ne olabilir!

Ya da aklını hayatının merkezine koyarak kalbi ve gönlü yok sayan bir insanı, maddenin dar kalıplarına hapsolmuş, robotlaşmış ve sapıtmış zavallı bir köleye dönüştürmekten daha kolay ne olabilir.

Kısacası aklın ve kalbin düğünü olmadan ortaya hakikat çıkmaz.

Cihad ilan edilmesi gerekiyorsa, evvela bu büyük fitneye karşı ilim ve feraset silahıyla cihad ilan edilmeli. Haydi cihada…

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın