KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
21 Ekim 2025 Salı
°C
Ozan Şinasi
Belirtilmemiş

Dedikodu Kazanırsa, Toplum Kaybeder

03 EKİM 2025 CUMA 12:23
10
1032
2
AA aa

“Dedikodu ile siyaset yapanlar, vizyonu olanları susturmaya çalışıyor.”

Birkaç gün önce Bingöl Basın Konseyi'ni ziyaretinde bir dizi açıklamalarda bulunan Genç Belediye Başkanı Kemal Tartar'ın kamuoyuna yansıyan sözlerini basından okuduk. Bu, sadece bir yerel değerlendirme değil; ülke genelinde sıkça karşılaşılan bir siyasal ve toplumsal hastalığın teşhisiydi.

Toparlayacak olursak, şöyle diyordu:

“Siyasette seviye düşük.

Siyasetten beslenen, vizyonu düşük bazı kişiler; toplumu manipüle ederek kendi alanlarını koruma çabasında.

Sosyal medyada ya da kahvehanelerde dedikodu yayarak bu fitneyi besliyorlar.

Çünkü çıta yükseldikçe kendilerine yer kalmayacak.

Bu nedenle sürekli ayrışmayı tetikliyor, iftiralarla siyasileri sindirmeye çalışıyorlar.”

Bu tespit, sadece bir serzeniş değil; siyasetin içine sirayet eden, dedikodu ve iftira üzerinden yürütülen kirli rekabetin teşhisidir. Çıta yükseldikçe küçülenler, kendi varlıklarını korumak için siyaseti kirletiyor.

Kemal Bey'in hizmetleri muhakkak ki tartışmaya açıktır. İyisi, kötüsü, eksiği, fazlası, takdir kamuoyunundur. Bu kısmı bir kenarda tutarak, aktarılan o düşünceler üzerinden siyaseti yerelden bakış açısıyla genel bir değerlendirmeye alacak olursak;

Siyasetin rekabet barındırdığı doğrudur. Ancak bu rekabetin hizmet ve vizyon üzerinden değil de dedikodu, fitne ve iftira üzerinden yürütülmesi, siyaset kurumunu yozlaştırdığı kadar, toplumun güvenini de aşındırıyor.

Bugün pek çok yerde kahvehane köşelerinde ya da sosyal medya mecralarında dolaşan asılsız iddialar halkın zihnini bulandırmakta, hizmet üretmeye çalışan yöneticilerin emeğini gölgelemektedir. Çünkü çıtayı yükseltenler, vizyonsuz yapılar için tehdittir. Onların olduğu yerde dedikodular tutunamaz, söylentiler etkisizleşir.

Her hizmetin eksikleri, yanlışları olabilir. Bunları dile getirmek en doğal haktır. Fakat eleştiriyi doğru bir dille, yapıcı bir üslupla yapmak ayrı; eksiklikleri intikam aracına dönüştürmek ya da başka bir siyasal ideolojiye ya da siyasetçiye alan açma fırsatına çevirmek apayrıdır. İlki siyasal ahlakı güçlendirir, ikincisi ise siyaseti çürütür.

O yüzden saldırı; projelere değil, kişiliğe yönelir.

Eleştiri; hizmetin niteliğine değil, geçmişin çarpıtılmasına odaklanır.

Ve amaç nettir: Vizyonu olanı vizyonsuzlukla boğmak.

Bu noktada şu temel soruları sormadan sağlıklı bir değerlendirme yapılamaz:

• Kim üretim yapıyor, kim sadece söylenti yayıyor?

• Kim projeleriyle konuşuyor, kim dedikodu ile yükselmeye çalışıyor?

• Kim halkı ayrıştırıyor, kim birleştirici bir dil kuruyor?

Siyaset, bu sorulara verilen cevaplarla şekillenir.

Ve eğer toplum bu cevaplara samimi biçimde kulak vermezse, sadece siyasetçi değil, toplumun kendisi de yıpranır.

Bugün artık toplumun pasif değil, aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor.

İftirayı alkışlayan değil, sorgulayan bir duruş…

Dedikoduyla değil, hizmetle meşruiyet arayan yöneticileri ödüllendiren bir irade…

Gerçekle kurguyu ayırt eden bir bilinç…

Çünkü fitne, karşılık bulduğu sürece büyür.

Dedikodu, dinleyeni olduğu sürece yayılır.

İftira, sessizlikle karşılandığında sıradanlaşır.

Oysa toplumun her bireyi şu basit ama etkili refleksi gösterebilir:

“Bu iddianın belgesi var mı?”

“Bu eleştirinin hizmetle ilgisi nedir?”

“Bu söylenti kimi susturmaya çalışıyor?”

Bu soruların cevabını aramak, siyasal ahlakı korumak kadar, kamu düzenini de korumaktır.

Bugün vizyonlu, dürüst ve halk odaklı siyaset anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.

Ve bu anlayış, sadece içeriden değil; dışarıdan da desteklenmelidir.

Çünkü çıta yükseldiğinde sadece kötü yönetim değil, yıllardır siyaset üzerinden nemalanan dedikodu koalisyonları da alan kaybeder.

Toplum olarak susarsak, dedikodu kazanır.

Sahip çıkarsak, hizmet gelişir.

Unutmayalım:

“İftira ile gelen, güvenle yönetemez.

Dedikodu ile yükselen, itibarı taşıyamaz.”

Ozan Şinasi der ki; siyasetin gerçek sahipleri konuşanlar değil, çalışanlardır.

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116269)
05 Ekim 2025 Pazar 10:11
Bu memleketin atasporu dedikodu zaten.Oradan beslenen var oldukça-ki olacaktır yapılanda suya yazı yazmanın ötesine geçemeyecek malesef.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116231)
04 Ekim 2025 Cumartesi 00:05
Türkiye'de siyasete, toplumda bitmistir. Siyaset hırsızlık ve talan, üzeri dizayn edilmisir.
Toplam da malum kendinizi yormayın
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın