|
Dilin hali ve halin dili
Çoğu zaman yaşadığımız toplumu birçok yönleriyle eleştiririz ve duyduğumuz rahatsızlığı dile getiririz. Bazen dini yönünü, bazen sosyal yönünü, bazen ahlaki yönünü... v.s Aslında bu eleştirilere önce kendimizden başlamamız daha önemli. Çünkü kendimizden başlamamız gereken bir eleştiri sağanağına başkasından başlamak, bizim eleştirilecek en önemli yönümüz olabilir. Durumu biraz somutlaştırabiliriz. Mesela ticari hayatta aldatma, yalan, güvensizlik neredeyse bir kaide halini almış. Üzerindeki garip garip elbiselerle bir taraftan vücudunun belli bir kısmıyla “ben Müslüman'ım” demeye çalışan ve belli bir kısmıyla da “Müslümanca giyinmek bana ağır geliyor” dercesine iki ayrı kutbu bir bedende bütünleştirmeye çalışanları anlayana aşk olsun. Bir sohbet meclisinde birbirinin gıybetini yapmaktan ve birilerini çekiştirmekten başka ağızlarından hayra ve doğruya dair bir şeyler dökülmeyenlerin sayısı o kadar fazla ki… Örnekleri daha çoğaltmak maalesef mümkün. Hepimizin iyi bildiği bir söz vardır; “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” İşlerle tartarsak kendimizi, kuruyup sadece gövdesi ayakta kalmış bir ağaç gibi görürüz her yeri. Mustafa İslamoğlu'nun hoş bir sözü vardı. Diyordu ki; Namazı ruh kılar, beden de ona eşlik eder”. Meseleyi ne de güzel özetliyor. Her eylem doğru bir mecraya kilitlenmiş bir ruhtan alıyorsa ilhamını, beden artık lokomotife takılmış bir vagondan farkız kalarak ruha itaat eder. İşte böyle bir ruh, bedenle vedalaşınca kendisini doğru adrese teslim eder. Bedeni de bir daha yeşermek üzere tohum diye toprağa serper.
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 18 Eylül 2022 Fay Hatları Arasında Yürüyüş!14 Mayıs 2022 Kimlik Sorunumuz18 Mart 2022 O Kuşak Kim?22 Ekim 2020 Görülenler Ve Görünmeyenler
|