|
1866 Büyük Varto ve Kiğı DepremiTürkiye Dünyanın en aktif deprem kuşaklarının üzerinde bulunmaktadır. Bu deprem kuşaklarının da en önemlileri Kuzey Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu Fay hattıdır. Bingöl, Muş, Erzincan ve Erzurum bu fay hatlarının kesiştiği bölgede olup deprem riskinin en yüksek olduğu yerlerdir. Biz de bu yazımızda eski dilde, hareket-i arz, zelzele ve tezelzül isimleriyle zikredilen depremlerden 1866'da meydana gelen Muş'un Varto ilçesi merkezli depremi köşemize taşıdık. Muş'tan başlayıp Varto, Karlıova, Kiğı, Çat, Erzurum, Tercan ve Erzincan'a kadar oldukça geniş bir alanda hissedilen bu deprem, 12 Haziran 1866 tarihinde salı günü ikindi vaktinden sonra meydana gelmiştir. Erzurum'da Kaimmakam Ali Kemali Paşa, Sadrazamlık Makamını depremin olduğu gün haberdar etmiştir. Ali Kemali Paşa'nın Sadrazamlık Makamına gönderdiği ilk yazıdan, onun depremin etki alanından henüz haberdar olmadığını anlıyoruz. Zira Ali Kemali Paşa bu ilk yazısında, Erzurum'da ikindiden sonra, doğudan batıya doğru hareket eden, oldukça şiddetli ve hayli uzun süren bir depremin meydana geldiğini ve yapılan inceleme sonucunda Erzurum merkezde herhangi bir yaralanma ve ölüm vakıasına rastlanmadığını beyan etmiştir. Ali Kemali Paşa'nın 17 Haziran'da Sadrazamlık Makamına göndermiş olduğu ikinci yazı, depremin etki sahası ve oluşturduğu hasar hakkında daha detaylı bilgiler içermektedir. Ali Kemali Paşa söz konusu yazısında; depremden ötürü Erzurum'un Kiğı ve Göynük (Karlıova) ile Muş'un Varto Kazası civarlarında çok sayıda kişinin öldüğü ve yaralandığını belirterek, durum tespiti için bölgeye memurlar gönderdiğini bildirmiştir. Depremin Kiğı'daki Etkisi Büyük deprem, İstanbul'da o tarihlerde çıkan Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis gazetelerinde de yankı bulmuştur. Şöyle ki, 12 Haziran Salı günü Kiğı ve civarında meydana gelen şiddetli depremde birçok evin yıkıldığına, bazı kişilerin evlerin altında kaldığına ve birçok hayvanın telef olduğuna dair bu gazetelerdeki haberler üzerine Bab-ı Ali (Merkezi Hükumet), Erzurum Valiliği ile depremin yaralarını sarmak için iletişime geçmiştir. Ancak Bab-ı Alinin Erzurum Valiliği ile ilk teması depremden ancak 35 gün sonra olmuştur. Bu da depreminin boyutunun ve sebep olduğu hasarın Osmanlı merkezi idaresinde dahi zamanında fark edilemediğini göstermektedir. Depremin yaralarını sarmak için ilk harekete geçen askeriye olmuştur. Nitekim 4. Ordu depremden zarar gören vatandaşların çoğunun çadırlara yerleştirilmesini sağladı. Ayrıca, kış mevsimi gelmeden perişan haldeki depremzedeler için biran evvel kalıcı konutların inşa edilmesi, iaşe ve gıda yardımının yapılması ile varlıklı kişilerin depremzedelere yardım elini uzatmaları gerektiğini Bab-ı Aliden talep etti. Erzurum Vilayet Meclisi de 13 Eylül'de Kiğı halkının taleplerini Sadrazamlık Makamına iletmiştir. Buna göre Kiğı halkı, depremden ötürü oldukça zor durumda olan bölge halkının, ödeme vakti gelen 1865 senesine ait vergi borcunun silinmesini ve Kiğı Sancağı dahilinde bir sonraki celb döneminde askere gidecek olan 82 askerin ya askerlikten muaf tutulmasını ya da bir sonraki celb dönemine ertelenmesini talep etmiştir. Bu talebe kayıtsız kalmayan Sadrazamlık Makamı, Kiğı halkının ödemesi gereken 1865 yılına ait vergiyi tenzil ederek ileri bir tarihe erteledi. Askere gidecek olan 82 asker içerisinde ise; depremden ötürü yaralanan veya büyük zarar görenleri askerlikten muaf edip, geri kalanların celb dönemlerinin ileri bir tarihe erteledi. Depremin Varto'daki Etkisi Depremden en çok etkilenen yer Varto'ydu. Zira Osmanlı Arşivindeki 9 Ekim 1866 tarihli belge, Varto'daki acı tabloyu ortaya çıkarmaktadır. Buna göre; Varto'ya bağlı köylerde 200 insan hayatını kaybetmiş, ahali evlerinin bahçelerinde konaklamak durumunda kalmış ve oradaki 4. Ordu'ya bağlı askerler kışlalarından çıkarılarak çadırlara alınmıştı. Varto ahalisi de devletin Kiğı halkına sağladığı kolaylıklardan yararlanmak için Bab-ı Ali nezdinde girişimlerde bulunmuştu. Bu tarihi bilgiler bize, bilhassa aktif deprem kuşağındaki bu coğrafyada deprem ve sair doğal afetlerin sıklıkla tezahür ettiğini ve bundan sonra da tezahür etme olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Yine geçmiş ve yakın dönemde meydana gelen doğal afetlerde, devletimizin mevcut imkânlarıyla mağdur vatandaşının yaralarını sarmak için elinden gelen gayreti gösterdiğine tanık olmaktayız. Her şeyden evvel bu coğrafyada yaşadığımız sürece, doğal afetlerin kaderimiz olduğunu bilerek ve bunların sarsıcı ve yıkıcı etkilerini minimize etmek için devlet ve millet olarak önlemlerimizi önceden almamızı temenni ediyorum. Değerli okurlar, malumunuz bugün 1 Mayıs 2003 Bingöl depreminin 17. yıldönümüdür. Hatırlanacağı üzere bu depremde şehrimizde 176 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmış ve ciddi maddi hasar meydana gelmişti. Bingöl'ün deprem gerçeğini hatırlatmak üzere kaleme aldığım bu yazı vesilesi ile Bingöl depreminin 17. sene-i devriyesinde depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, hayatta olan yakınlarına da sabr-ı celil niyaz ediyorum.
Dr. Öğretim Üyesi Muhammed KÖSE Erzincan Binali Yıldırım Üniv. Tarih Bölümü muhammedkose@erzincan.edu.tr
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 26 Kasım 2023 2023 Seçimlerinin Kazananları ve 2024 Seçimlerine Kısa Bir Bakış21 Kasım 2023 Bingöl'den Almanya'nın en iyi üniversitelerinden birine….21 Kasım 2023 Belediye Başkanı ve Meclisi….13 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerinin Bingöl'ümüze Uyarıları
|