KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
09 Ekim 2024 Çarşamba
°C
Bünyamin Bayram
binbay12@hotmail.com

HZ.PEYGAMBERİ SIRADANLAŞTIRMA OYUNU: KUR'AN BİZE YETER

02 EKİM 2020 CUMA 14:07
9
6913
10
AA aa

Son iki yüz yıldır, Müslüman toplumlar, dünyaya yön veren merkezi güç olmaktan çıkmışlar, dışarıdan ve içeriden yedikleri darbelerle savrulmaktadırlar.

Müslüman toplumları nasıl vurabilirler? Yolu çok açık; ihtilaf, yani ayrışmayı ve çatışmayı körükleyen fitneler çıkarmak. Nasıl mı? Kaşınacak unsur çok fazla; ırkçılık, ideolojik kamplaşma (özellikle sağ-sol, vb) iktidar ve güç hırsı, mezhepçilik, dini grupçuluk,vs. say sayabildiğin kadar. Ama bunlar arasında en önemli olan malzeme dindir. Çünkü bir toplumu bir arada tutan en güçlü etken dindir. Aynı dinin mensupları ancak dini yorumlara dayanan ayrılıkçı fikirlerle birbirlerine düşman olabilirler.

Tarihte olduğu gibi bugün de özellikle bu coğrafya açısından bakıldığında, alevi-sunni; Kürt-Türk;sağ-sol;siyasal islam-toplusal islam;tasavvuf-tarikat ve radikalizm; selefilik-yenilikçilik-gelenekçilik; hadisçilik-Kur'an'cılık, vs. say sayabildiğin kadar çok olan bu konular, sürekli kaşındı.

Bu enstrümanların hepsi denendi, sağ ve sol kamplaşmalarla kardeşler karşı karşıya getirildi, en güzel ve yiğit gençler toprağa verildi. Alevi-sunni ayrımıyla aynı mahalle çocukları birbirinden koptu, bin yıldır aynı toprakları paylaşan ve tarih birlikteliği yapan Kürt ve Türk karşı karşıya getirilmek istendi. Tüm bu ve benzeri fitnelerin kurbanı olarak çok acılarla bugünlere geldik. Sağ-sol; Türk-Kürt ayrımcılığı bir yere kadardı ve istenilen sonuç elde edilemedi.

Bugün en tehlikeli olanı sahaya sürülmüş durumda:

İslamda ihtilaflı/tartışmalı meseleler üzerinden oluşturulan grup ve fikir akımları, temel inanç konularını zedeleyecek konularda tartışmalar üreterek,  İslam topluluklarının  zihinlerini bulandırmak, çatışma ve kutuplaşmalar yoluyla birliktelikleri yıkmak, milletin maddi ve manevi güçlerini gereksiz konular üzerinde harcatarak, toplumsal gelişimi engellemek.

Kur'an'ı ve İslamı anlama biçimi olarak doğan dini akım ve grupların, iman,vatan ve ümmet kardeşliği içerisinde, birbirlerine saygı göstererek var olmaları, dini renklilik olarak hoşgörülen bir durum olmakla birlikte; söz konusu dini grup ve akımların birbirlerine karşıt tavırlar almaları, birbirlerini ötekileştirerek kendilerini konumlandırmaları, toplumu saygı ve kardeşlik içerisinde tutan değerlere yönelmeleri kabul edilebilir bir durum olarak görülemez.

İnancımızın temel esaslarına, toplumun birlik ve beraberliğine zarar verdiğini düşündüğüm konuları burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hz.Peygamberi sıradanlaştırma oyunu: Kur'an Bize Yeter:

Hz. Allah, tarih boyunca peygamberler aracılığıyla, yani bir beşeri tecrübe eliyle, insanlara  ilahi mesajını ulaştırıyor ve peygambere iman edenlere de, o peygamber takip edilecek örnek bir model olarak sunuyor. Tüm peygamberlerde olduğu gibi peygamberimizde de durum böyledir.

Bizi Kur'an'a götüren ve dinimize bağlayan en önemli kanal, peygamber bağlılığı ve sevgisidir.Bu ümmet bunu bildiği içindir ki Muhammedsiz ilahimiz yok gibi, Nat'lar, Şiirler, kasideler, Mevlitlerle ve Siyer-i Nebi kitaplarıyla bu ümmet peygamber bağlılığını ve sevgisini hep diri tuttu.

Evet o bir insandı ancak çok farklı ve özel bir insandı. Şairin dediği gibi, “Muhammed (a.s.) bir insandır ancak o diğer insanlar gibi değildir. Taşların arasında yakut ne ise o da insanlar arasında öyledir.” Yakut gib kıymetliydi.

Hz. Peygamber, Kur'an'ın hayata aktarılan canlı bir örneğiydi, O İlahi rehberliğin hayata aktarılmış biçimiydi. Kur'an, “And olsun ki sizden Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çokça ananlar için Allah Resulü urvet-ül hasenedir (en iyi örnek model) (Ahzap, 21); “Eğer Allah'ı seviyorsanız  onun sevdiği peygambere(habibullah) uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” (Al-i İmran,31), Allah, “sen elbette yüce bir ahlak üzeresin” (Kalem, 4.) diyordu.

Onun sahih-doğru sünnetiyle bu toplum Kur'an hakikatlerini daha iyi anlayabilir ve yaşayabilirdi. Onu çektiğiniz zaman din yıkılırdı. İşte bu nedenle onun sevgisi ve sünneti yaşatılmalıydı.

Oyun kuranlar bu peygamberi sevgiyi ve bağlılığı kırmanın yollarını aradı hep, müsait adamlar ve din bilginleri buldular, tatlı ve cazip fikirlerle avladılar. “Kur'an bize yeter, peygamberin görevi tebliğdir, hadislerin çoğu uydurma, vs.” söylemleriyle en önemli adımlarını attılar.

Kur'an bize yeter, çok tatlı ve retoriği yüksek bir söylem. Doğru, Kur'an bize yeter, tüm yollar Kur'an'a çıkmalı, tüm çabalar, seni Kur'an'ı daha iyi anlamaya götürmeli. Ancak, bu güne kadar Peygamber, sahabi, tabiin ve ümmetin Kur'an'ı anlama ve yaşama biçimini bir kenara iterek, onları görmezden gelerek, Kur'an'ı önünüze koyup anlamaya ve bireysel yorumlarla hükümler çıkarmaya başlarsanız, bu millet ve İslam toplumu üzerinde oynanan  fitnenin bilerek veya bilmeyerek aracısı olabilirsiniz.

Kur'an bize yeter diyenler eline Kur'an'ı alıyor bir pasaj okuyorlar sonra sürekli kendi fikirlerini konuşturuyorlar. Senin yaptığın ne? Seni dinleyelim güzel de, bu Kur'an'ın sahibi olan Resul, acaba Kur'anı nasıl anladı ve yaşadı? anlamak ve örnek almak daha öncelikli olmaz mı? Allah'ın sevdiği ve razı olduğu peygamberin örnekliği görmezlikten gelinir mi? Amacınız, Peygamberi devre dışı tutup Kur'an'ı kendi hevanıza göre yorumlamak mı?

Kur'an bize yeteri söylemi altında Hz. Peygamberi sadece bir postacı konumuna düşürmeye çalışmak, bu yetmedi, onu sıradanlaştırmaya dönük çabalara girdiniz, siz O'nu çok abarttınız, O da bir insan diyerek, O'nun mucizelerini, Miracı'nı, yüksek ahlak örneklerini ve birçok sünnet-hadislerini inkara edip görmezden geldiniz. Hz.İsa'ya, Hz.Musa'ya yakıştırdığınız Mucizeleri, Hz.Peygambere çok görürseniz, Miraç'a veya Mucizelerine inanmak bir iman rüknü olmadığı halde, İslam'ın en temel konusu gibi ele alıp medya aracılığıyla da tüm halkın önünde tartışarak, insanların kafasını karıştırmaktan ve peygamber sevgisini kırmaktan başka bir iş yapmış sayılmazsınız.

Alim, topluma karşı koyun gibi olmalı, kuş gibi olmamalı, koyun yavrusuna süt, kuş ise ağız kusmuğunu verir. Dinin sahih ve önemli konularını içinizde pişirerek bu millete anlatın. Ağzınızda dolaştırdığınız ve içinizde pişirmediğiniz kusmuklarla bu milletin midesini bulandırmayın.

Siz, mucize, kabir azabı, mevlit, kandil geceleri gibi konularla uğraşırken, gençler elden gidiyor, insanlar dinden uzaklaşıyor. Fatih İstanbulu fetih ederken Bizanslılar Melekler kız mıydı erkek miydi tartışmalarını yapıyorlardı. Siz de bu gidişle aynı konuma düşeceksiniz.

 Kandil Gecelerinde evine kandil simitiyle gelip çocuklarıyla manevi bir akşam geçiren ailenin dine ne zararı olabilir. Milletin büyük kısmı ve özellikle doğuda toplumlar önemli günlerde Mevlid-i Şerif okutarak,peygamber sevgisini yaşatmaya çalıştıkları halde, dinin en temel konusu gibi mevlidi şerimfe uğraşmak doğru mu? Ben ilk peygamber sevgimi Kültür Mahallesi Camisinde Rahmetli Ş.Sıddık Korkutata'nın Mevlidini dinleyerek kazandım. Çocuğumun düğününde de Zazaca ve Türkçe Mevlidi birlikte okuttum. Çok da güzel oldu.

Kandil Geceleri, Mevlit okumaları Peygamber döneminde yoktu diye karşı mı çıkalım. Pakistan ordusu sabah içtiması hep bir ağızdan Allah'ın İsimlerini (Esma-ül Hüsna) belirli askeri hareketler eşliğinde çok içten bir sesle söyleyerek tören yaparlar. İsterseniz izleyin ve büyülenin.

Peygamber yapmadı diye böyle yapmasınlar mı? Ben buna bağnazlık derim. Lütfen biraz sosyoloji, biraz din felsefesi okuyun, biraz da sanatla ve tarihle ilgilenin.

Ona duyulan sevgiyi kıskanır gibi, Peygamberi sıradanlaştırmak için yarışa girmiş, hep bir ağızdan koro tutturmuşsunuz. (böyle davrananları kastediyorum)

Lütfen insanların hayatına dokunan konulara eğilin.

Gençler, babalarının dinini sevmiyor.İnsanlar dinin hayata nasıl anlam verdiğini öğrenmek istiyor. Dinin bilime, sanata, müziğe nasıl baktığını öğrenmek istiyor. Saç, sakal,kıyafet gibi şekilci dayatmacılığı sevmiyorlar; eşitlik, özgürlük, insan ve kadın hakları, adalet ve hukuk düzeniyle ilgili din ne diyor bunu anlamak istiyorlar, efendi köle ilişkisiyle anlatılan Allah tasavvurunu bir türlü zihinleriyle bağdaştıramıyorlar, kulluğu tevhid, hayret, takdir, şükür ve saygıyla ilişkilendirmek istiyorlar, imani meseleleri akıl ve vicdan süzgecinden geçirip öyle inanmak istiyorlar.

Bırakın bu milletin yakasını, Lütfen, samimiyseniz  toplumun güzel bir medeniyet kurmasına yardımcı önderler olmaya çalışın.

NOT: Bir sonraki yazım bunun devamı niteliğinde Hadis-sünnetin dini ve kültür olanı ayrımı ve özellikleri konuları olacak inşallah.

Sevgi ve saygılarımla.

 

Bünyamin Bayram

Eğitim ve Denetim Uzmanı

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_63191)
12 Ekim 2020 Pazartesi 22:06
Hocam bu yazınızın çerçevesinde diyanet kurumynu nereye konumlandırırsınız nasıl değerlendiriyorsunuz
Misafir Kullanıcı (@Misafir_63049)
09 Ekim 2020 Cuma 10:22
Ağzınıza ve yüreğinize sağlık hocam, bunlar çil yavrusu gibi çoğalıyorlar kimsenin umurnda değil, bütün kayb edilen güzel şeyler hep nemelazım düşünceden olmadı mı, birileri bunlara hadlerini bildirmeli yoksa manevi değerlerimizin temelerine ciddi anlamda zarar gelebilir.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_62915)
04 Ekim 2020 Pazar 23:40
Kimin Müslüman olacağını kimin kâfir olacağını Allah cc belirler. Hangi amelin şirk olduğunu Allah cc bildirmiştir. Onun için lütfen Tevhid'in ve Şirk'in ne olduğunu öğrenin. Lütfen günde yüz kere La ilahe illallah deyip Allah'a şirk koşan ve bunlardan gafil olanlardan olmayın. Selam ve dua ile
Misafir Kullanıcı (@Misafir_62914)
04 Ekim 2020 Pazar 23:36
Bu uygulamalar insana her ne kadar duygusal anılar yaşatsa da kendinde bir hissiyat fark ettirse de Allah Rasulü sav buna bidat demiştir. Ve bütün bidatler için geçerlidir. Nitekim sahih olan hadislerde Peygamber sav 'İşlerin en kötüsü dinde sonradan ortaya çıkarılanlardır. Dinde sonradan ortaya çıkan her şey bidattir. Her bidat sapıklıktır. Ve sapıklık da ateştedir.' buyurmuştur. Ve son olarak insanlara tavsiyem La ilahe illallah'ın anlamlarını, şartlarını ve gereklerini öğrenmeleridir. Bu din kimsenin babasının dini değildir. Babayı taklit etmekle Müslüman olunmaz.Bu din Allah'ın dinidir
Misafir Kullanıcı (@Misafir_63219)
13 Ekim 2020 Salı 14:24
@Misafir Kullanıcı Güzel yol bidaat değildir, bidaat dinin bir emrini değiştirmek veya ilaveler yapmaktır. Güzel uygulamalar ve yollar peygamber teşvik etmiş, ulema da dini içerikli olanlara bidati hasene demiş. Bu din dinamiktir
Misafir Kullanıcı (@Misafir_62912)
04 Ekim 2020 Pazar 23:29
Bünyamin Bey yazınız genel itibariyle güzel olmuş. Yapıcı-onarıcı olmaya gayret etmişsiniz. Peygamber sav'i aradan çıkarıp bütün dini kendi hevalarına göre kullanmaya çalışan, dinin muhkem naslarını bırakıp sürekli müteşabihlerle uğraşan, hadisleri inkar eden kafirlere cevap vermişsiniz. Lâkin baştan sonuna kadar dediğiniz gibi nasıl ki bu dini tebliğ eden, yaşayan, örnek olan rehberimiz Muhammed sav ise; bu dinin tamamı da onun gösterdiği gibi bidatsiz yani katıksız olanıdır. Mevlidler, kandiller, selalar, yüksek sesle zikir çekmeler vs. Allah'ın Rasulü tarafından uygulanmamıştır.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_63168)
12 Ekim 2020 Pazartesi 11:10
@Misafir Kullanıcı Aksine ulema bu uygulamalara bidattir demiştir. Ve bunlara bidati hasene diyenlere reddiye vermişlerdir. Ve akla gelen bir soru, siz Allah Rasulünden daha mı hayırlısınız ki Onun yapmadığı şeyleri dindenmiş gibi yapıyorsunuz? Oysa bu din eksik değil ki bu dini öğreten tebliğ eden O idi..
Misafir Kullanıcı (@Misafir_63060)
09 Ekim 2020 Cuma 13:46
@Misafir Kullanıcı Peygamber döneminde yok diye,güzel adetler red edilmez, ulema buna bidati hasene demişler, peygamber güzel bir yol açanı övmüştür.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_62900)
04 Ekim 2020 Pazar 13:22
Efendimizin şahsının ve temsil ettiği makamın azametini tüm insanlar bir araya gelse ihata edemez..gözlerini kapayan yarasa ruhlular ve zavallılar batıl fikirlerini neşretselerde güneşi balçıkla sıvayamazlar.. Nuru muhammediye (sav) tüm mahlukların ihtiyacı var ve bu ihtiyaç kendini heran gösteriyor, yakın istikbalde o nur tekrar asrı saadetteki gibi kendini gösterir inşallah
Misafir Kullanıcı (@Misafir_62841)
02 Ekim 2020 Cuma 21:04
Eline, Ağzına ve kalemine sağlık. Toplumda tezahhür eden ve iyileşmeye pek gönlü olmayan asırlarca nasır tutmuş çorak gönüllere su serpme zamanı gelmiş olmalı.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın