Düşünme Örgümüz ve Ülfet Tuzağı: ATEİZM VE AGNOSTİSİZMSon dönemde “Ateizm ve Agnostisizm” modası çıktı. Ateizm, Allah'a inanmama, Tanrı tanımazlık; Agnostisizm/bilinemezcilik ise İlahi varlığın bilinemezliğini, Allah'ın varlığına inanmak ya da inanmamak konusunda insan aklının yetersiz kaldığını savunan görüş. Bir aydır sosyal medya bu iki kavramla sallanıyor. İnsanı, ateizm veya agnostisizm bataklığına iten ve onun tevhide ulaşmasını engelleyen düşünme biçiminde yatan problemleri iyi bilmek gerekiyor. İnsanın doğru ve güzel bir dünya kurması, iyi bir düşünce sistematiğine sahip olmasına bağlıdır. Çünkü, sahip olduğunuz düşünce örgünüze göre, çevrenize ve evrene bakar; olay ve olguları da öylece değerlendirirsiniz. İyi bir düşünce sistematiğine sahip olmak; aynı zamanda doğru bilgi ve doğru kavramlara da sahip olmayı gerektiriyor. Doğru düşünmenin yolu, doğru bilgiden ve kavramların doğru anlamlarını bilmekten geçer. Çünkü biz kavramlarla ve eldeki bilgilerle düşünürüz. Aksi durumda yanlış sonuçlara ulaşmamız söz konusu olabilir. İyi bir düşünce sistematiğine sahip olmak, bizi toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve dini alanda doğruya ulaştırır. Öncelikle her bilim dalının kendine özgü kavramları/terminolojisi olduğu gibi; dinin ve Teolojinin de kendine özgü bilgi ve kavramları vardır. Din ve Allah hakkında konuşabilmeniz için dini ve teolojik terminolojiyi, kavramları iyi bilmeniz gerekiyor. Aksi durumda hatalı düşünür ve yanlış sonuçlara gidersiniz. Her bilim dalı diğer bir bilim dalına saygı duymalıdır. Siz hastaysanız doktora, ev yapacaksanız mühendise gitmeniz; Allah hakkında bilgi alacaksanız din bilginlerine veya dini kaynaklara başvurmanız gerekir. Hasta olarak Mühendisten fikir alırsanız, büyük ihtimalle tabutu boylarsınız. Allah hakkında da jeologdan bilgi alırsanız işiniz zorlaşır. Ne olursanız olun, din hakkında fikir yürütüyorsanız, dinin içinden dini iyi tanımanız, dini literatüre sahip olmanız veya başta peygamber olmak üzere, din bilginlerinin söylemlerine, dini kaynaklara kulak vermeniz ve ondan sonra fikir yürütmeniz gerekir. Aksi durumda uzaktan gazel okursunuz. Kendinizi ve insanları kandırırsınız. Ateizm ve Agnostisizm Tuzağı İslam ve Peygamber hakkında bilgi yetersizliği; dini ve akli literatürle oluşmuş düzgün bir düşünce sistematiğine sahip olmama; dini hayattan uzak bir yaşantı, dini olaylara uzaktan ve yüzeysel bakma (Örneğin Güneşe uzaktan bakarsanız bir tepsi büyüklüğünde görürsünüz), Ateizmin ve Agnostisizm'in tuzağına düşüren en önemli etmenlerdir. Örneğin medyada çok bilinen, alanında bilgisi çok iyi olan jeoloji profesörü Celal Şengör'ü ele alalım. Kur'an'ı İngilizcesinden dahil çok okuduğunu ve Peygamber hayatını da iyi bildiğini her ortamda söyleyerek ateistliğini ilan eden biri. Geçenlerde bir röportajda Peygamberimizle ilgili özetle, “çok akıllı ve iyi bir liderdir, kendisini çok takdir ederim, bedevi ve kabileler halinde yaşayan Arap toplumunu bir araya getirip güçlü bir Arap Devleti kurdu vb.” diyordu. Peygamberimizin koskoca 23 yıllık peygamber olarak geçirdiği zorlu mücadelesini ve dini hayatını, tarihte bir kısım yenilikler yapmış liderler gibi görüyor ve böyle okuyordu. O Peygamberin ahlak, ubudiyet, samimiyet, emin ve güvenilirliğini, o ümmi ve bedevi toplumu kısa zamanda değiştirip, birçok konuda diğer milletlere öğretmen ve önder yapmasını, o putperest toplumda yaptığı o büyük Tevhidi inkılabı ve peygamberlik boyutunu göremiyor veya görmek istemiyordu. O günden bugüne 1400 yılı aşkın bir zaman geçtiği halde, Peygamberimizin bugün milyonlarca insanın kalplerinde yer almasının sırrını da anlamamıştı. Öncelikle, sen Peygambere inanmadığın için, O'nu Allah'a iftira eden, peygamber olmadığı halde ben peygamberim diye ortaya çıkan biri olarak görüyorsun demektir. Peygamber olmadığı halde ben peygamberim diyerek toplumu yönlendiren birine akıllı diyemezsin; akıllı bir adam inanmadığı bir varlık için hayatını ortaya koyabilir mi? Peygamberin hayatına bak sana; baskı, zulüm, yoksunluk, sürgün, boykot, savaş, vb. her türlü cefanın olduğu bir hayatı var. Bir insan canını ve malını ortaya bir hiç uğruna, yalan uğruna koyabilir mi? Böyle yalan üzerine hayatını adayan biri akıllı olabilir mi? Sen o peygambere akıllı biridir dediğin an inanman gerekiyor!.. Çünkü akıllı biri peygamber olmadığı halde ben peygamberim demez… Peki Celal Şengör neden böyle düşünüyor? Çünkü bir Jeoloji Profesörü. Ya Kur'an'ı tam bilmiyor ve Peygamberi de hakkıyla tanımıyor. Veya bildiği halde olayları çarpıtıyor. Veya aldığı eğitim nedeniyle Peygamberliği algılayamıyor. Bakış açısında problem var. Eğer samimi olarak hakkı bulayım deseydi veya hakkıyla araştırmış olsaydı Peygamberimizin o dini hayattaki derinliğini ve dürüstlüğünü görecek ve iman edebilecekti. Herkesin her konuda bilgi sahibi ve ahkam kesiyor olması çağımızın bir hastalığıdır. Bir de Agnostisizm modası var. Bunun öncüsü de yine sosyal medyada boy gösteren, birileri tarafından yönlendirildiği anlaşılan, sanki bu milleti bir arada tutan inançları yıkmak için özel eğitilmiş ve görevlendirilmiş, güzel cümleler kuran, çarpıtma ve demogojilerle İslam'a saldıran Diamond Tema adında genç biri var: Kendisini birkaç defa dinledim. Çok acınacak bir durumu var. Çoğu zaman kasıtlı saptırma yapıyor. Bir defasında, Kureyş toplumunu sömüren, zulüm ve haksızlığın temsilcisi olan Ebu Cehil'i övüyordu. Düşünün artık… Allah insanı sapıtırsa böyle oluyor demek… O kadar çok yanlışları ve eksiklikleri var ki anlatmakla bitmez. İşin garip tarafı kocaman adamlar böyle toy birine cevap yetiştirme yarışına girmişler. İçlerinde güzel cevap verenler de yok değil. Bu nedenle onun iddialarına cevap yazmayacağım. Güzel kardeşlerim işte ateizm ve agnostisizm; olaylara yüzeysel ve uzaktan bakma, yanlış okuma ve eksik bilgiden kaynaklanan bir düşünce bozukluğudur. İnsanların Tevhide ulaşmasını engelleyen, Ülfet/alışkanlık hastalığı: İnsan olarak bizim ülfet dediğimiz bir düşmanımız var. Ülfet bir şeyi göre göre alışmak ve normal görmektir. Ülfet/alışkanlık ilmin, hakikatin ve hikmetin düşmanıdır. Çünkü, harika ve güzel şeyleri perdeler. Kur'an'da birçok ayet bu ülfet perdesini kırmaya çalışır. Bu nedenle Kur'an sürekli gece-gündüz, güneş-ay, arı, sinek, örümcek, meyve, hayvan, nimet yağmur, vb. somut ve hayatımızda karşılığı olan normal gördüğümüz yararlı olaylara dikkat çekerek, ülfet perdesini kaldırır, bunlardaki hikmeti Tevhide bir kanıt olarak gösterir. Enam suresi baştan sona bu tür “Tevhit” delilleriyle doludur. Bu surede Nar, üzüm, incir, hurma gibi nimetleri sayar; yağmurun rahmet olduğuna dikkat çeker, Güneşi, ayı ve gece –gündüzün hikmetini verir ve bunları düşünmemizi sağlar. Surenin sonunda da basiretler (anlama kapasitesi) verdik ki anlayasınız. Olay ve olgulara basiretle bakanlara müjdeler verir. Mesela Deve, Arap için sıradan bir hayvandır. Deveye bakmaz mısınız? Der. İneğin yediği ottur, ineğin karnından kan ve fışkı arasında “lebenen ğalisen” bir süt çıktığını vurgular. Zehirli bir sineğin eliyle şifalı bir bal verildiğini hatırlatır. Hurmanın, helvalı bir şeker fabrikası örneği olduğunu söyler. İnsanın hakir bir damla sudan yarattığını söyler. Bir damla su nerede? Düşünen, konuşan, aklı, kalbi ve onlarca duygularla donanık olan şu harika insan nerede? Der. İki hücrenin birleşmesiyle ortaya düşünen, konuşan, sevinen, üzülen, vb. varlık çıkıyor. Bize sıradan gelen bir olayda, ülfet perdesini yıktığımızda karşımıza bir mucize çıkıyor. Kur'an en somut yakın yaşamın bir parçası olan olayları verir uzağa detaya gitmez ve yeryüzünün en mucizevi şeylerini örnek vererek ülfet perdesini kaldırır, Tevhidi gösterir. Eğer ülfet perdesi çok kalınlaşmış ise, insan gabileşir, hikmeti ve hakikati göremez, inkara sapar. Ülfet perdesini kaldırıp Tevhide ulaşanlara müjdeler olsun… Sevgi ve saygılarımla…
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 07 Ekim 2024 Kur'an'ın, Tevrat, İncil ve Avesta'dan farkı02 Eylül 2024 Üç kutsal din Sümer efsanelerinden mi alındı?25 Haziran 2024 Bilimsel Bilgiye Müslümanca ve Ateistçe Bakış!03 Haziran 2024 Toplumsal Barışın Yolu…
|