|
Madalyonun Öteki YüzüBundan bir süre önce yayınlanan yazılı bir eser için kaleme aldığım makalemin içerikten çıkarıldığını gördüm! Aslında resmim var ama yazım yok! Neden yayınlanmadığı hususunda ise acemice cevaplar aldım! Ama önemli değil! Nihayetinde bu şehrin güzelliklerini irdelemiş, emeğe saygının nasıl kıymetli olduğunu(!), muhafazakârlığın ciddiyet ölçüsünü(!), sosyal yaşama büyük değerler verilişini(!), yarınlarımız olan gençlerimizi fazlasıyla önemsediğimizi (!) irdelemiştim. Hep kendimizle övünürüz ya… Balımız böyle, kadayıfımız şöyle, yüzenadamız ve güneşin doğuşumuz harika, istihdam olanakları almış başını gidiyor, tarım ve hayvancılıkta çığır açmışız ve dahası… Tamam, bunları kabul edelim. Ama madalyonun bir de öteki yüzü var… Nasıl mı? -Çocuklarımızı lafla değil, icraatla kurtaralım!- Önceliğimiz çocuklarımız olsun… Şöyle ki, bu şehirde çocukların zararlı maddelerle tanışma yaşı 12-13 seviyelerine inmiş durumda. İlkokullara kadar giren zararlı maddeler şehrin geleceğini, yarınlarını kuşatmış vaziyette! Şehir merkezinden tutun da ‘muhafazakâr' diye nitelendirilen ilçe ve beldelere kadar durum hiç de iç açıcı değil! Madde bağımlılığı artık sıradanlaşıyor, özentiler sayesinde daha da yaygınlaşıyor, gençlerimiz eriyip gidiyor ve buna dur diyecek bir hamlemiz bulunmuyor! Bu şehirde madde kullanımına bağlı olarak tedavi olması gereken binlerce insan varken bir tane bile uyuşturucuyla mücadele merkezi yok. Bu şehirde çocukları uyuşturucudan uzak tutmak için gereken sosyal imkânlar sağlanmıyor. Çocukların spora yönlendirilmesi için gerekli projeler, atılımlar yapılmıyor. Her haltı yeriz ama ‘gizli' olması önemli! Seneler evvel “Bingöl'de öyle şeyler yaşanmaz” dediğiniz her şey bu şehirde yaşanıyor artık. İçkili mekâna ruhsat vermemekle muhafazakâr olduğunu sanan bir toplumdan başka bir şey değiliz. Taciz, tecavüz, istismar diz boyu bu şehirde. Ağrınıza gidiyor duymak değil mi? Bu şehirde ensest ilişki sayısı da kayıtlarda epeyce var. Ama tepkimiz 13 yaşında şort giyip futbol oynayan kızlaradır. Konser ya da festival yapılacağı zaman ortaya dökülüp kızlar erkekler aynı yerde oluyor buna izin vermeyiz diyen bir ilçenin eşrafları, yaşadıkları yerde cereyan eden tecavüz, taciz, ensest ilişki ve uyuşturucu olaylarına karşı da aynı hassasiyeti gösteriyor mu? Tabi ki koca bir HAYIR! Gizli olması, toplumun bu iğrençliklerin farkında olmaması mı teselli ediyor bizleri? Ya da “Aman, kimse bilmiyor” diyerek mi işin içinden sıyrılıyoruz? Yoksa “Herkes kendi günahından sorumludur?” diyerek mi göz yumuşları masumane kılacağız? Bu şehrin sadece bir ilçesinde değil, genelinde benzer problemler yaşanıyor tabi ki! Ama herkes suskun… Nihayetinde muhafazakâr bir toplumuz(!) Bir de Sivil Toplum Örgütü (STK) adı altında bu şehrin sorunlarına el atması beklenen zümre var! Ama onlar kuruluşlarından beri hep meşguller! Kâğıt üzeri projeler yapıp devleti söğüşleme peşinde koşmaktan, şehrin kanayan yaralarına merhem arama fırsatları henüz olmadı! Kimi ne ilgilendirir ki, çocuklar uyuşturucu bataklığına saptanmış, kimin umurunda ahlaki yozlaşma derinleşip toplum dinamikleri yok edilmiş, kimin umurunda şehrin yarınları sayılan gençler psikolojik sorunlar nedeniyle bunalımlı günler geçiriyor… Şayet böyle bir dertleri olsaydı, şimdiye kadar bu şehirde madde kullananların tedavileri için bir rehabilitasyon merkezi olurdu, gençler maddenin parasal karşılığını değil zararlarını konuşuyor olurdu! -Emek sömürüsüne göz yumulan, hatta iltifat edilen bir şehiriz!- -Bu şehirde sanayileşme adı altında tekstil atölyeleri ve fabrikalar kuruldu. Şehre yatırım geldi. Peki, bu yatırımın şehre katkısı ne oldu? İstihdam mı? Evet, oldu ama bununla birlikte sistematik sömürüyü öğrendik. Atölyelere İŞKUR üzerinden kursiyer adı altında emekçileri doldurup işlerini yaptıran ancak sonrasında bu kişileri sigortasız, asgari ücretin çok altında çalıştıran işverenleri de görmüş olduk. Yatırımcı kaçar korkusuyla emek sömürüsüne göz yumanları gördük. Kadın çalışanlar açısından tüm sektörlerde emek sömürüsünün yoğun olduğu bir şehir burası. Erkekle aynı işi yapıp yarısı kadar maaş alan kadınlar var burada. Ama evet burada ekmeği patronlar verir! -Kültürel faaliyetler sokakta mı yapılacak?- Bu şehirde önemli bir eksiklik olan müze ve şehir kütüphanesinin yakın zamanda inşaatına başlanacak olması sevindiricidir ama aynı zamanda üzüntü vericidir! Neden? Çünkü müze ve kütüphane yaparken bu şehrin büyük anıları barındıran ve sosyal etkinliklerin kalbi olan Kültür Merkezi yıkılacak ve bir daha yapılmayacak! Tiyatrolar nerede yapılacak? Siyasi partiler kongrelerini Üniversitenin kongre merkezinde mi yapmak zorunda kalacak? Devlet tiyatroları geldiklerinde Hükümet Konağı önünde mi gösterilerini sunacak? Yeni bir şeyler yapmak güzel de, var olan güzellikleri yok etmeden yapmak neden zor geliyor? Yeni bir Kültür Merkezi yapılmak sitense, en az 3 sene geçecek? Yer bul, proje hazırla, programa aldır, ihalesini yaptır, inşaatına başla, açılışını yap! Peki, 3 yıl boyunca bu şehirdeki sosyal ve kültürel etkinlikler nasıl ve nerede yapılacak? -Bu şehir sizin değildir beyler!- Bir de kendini bu şehrin sahibi sananlar var! Varlığını feodal yapının varlığına borçlu olanların Ankara'da oturup kendini bu şehrin önde geleni, vazgeçilmezi, hatta şehrin kendisine borçlu olduğunu, edeben ilim erbabına gösterilen saygıyı babadan oğula geçtiğini sanan bir güruh da var! Onlar, bu şehri kendilerinin, hatta babalarının mülkü sananlardır. Oysa bilmeleri gerekir ki, bu şehir Bingöllülerindir! Bingöl, bu şehir için emeğini, zamanını harcayanlarındır! Bu şehir, çocukların geleceği için mücadele edenlerin, yarı maaşa fabrikada gömlek veya sigortasız çalışıp maske dikenlerindir! Bu şehir sizlerin değildir bunu unutmayın. Gücünüzü yitirdiğiniz an unutulacaksınız, bilin! Sonuç olarak; bu şehrin sadece paraya ihtiyacı yok. Bu şehrin sağlığa, sanata, kültürel ve sportif faaliyetlere, eğitsel çalışmalara, her alanda haram ve helali ayırt edecek ahlaka, bireyler arası adalete ve daha birçok şeye ihtiyacı var. Çocuklarımızı kaybediyorsak, emek sömürüsüyle övünüyorsak, sosyal yaşamdan kopuk bir hayatı reva görüyorsak, ilmi ve bilimi öncelemekten vazgeçip feodal yapıyı tercih ederek bundan siyasi bir rant devşirmekten uzak kalamıyorsak, bırakalım bu pervasız hayat devam etsin... Şayet varsa bu şehrin yarasına merhem olmak gibi bir derdimiz… Zahmet olacak ama kalkalım ayağa!
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 15 Kasım 2021 Sanat Toplum İçindir(!)23 Eylül 2021 Kurtarılmayı bekleyen şehir! BİNGÖL08 Aralık 2020 En azından bakış açını değiştir!24 Eylül 2020 Önceliğimiz ne?
|