Cevdet Yılmaz neden temkinli?Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Çelik, göreve başlayalı henüz bir yıl oldu. Akademik birikimi ve yüksek kariyeriyle tanınan Çelik, zaman zaman kamuoyuna aktardığı projeler nedeniyle “ütopik” bulunuyor. Oysa ilk basın toplantısında yaptığı açıklamalara yönelik “İn vo se?” (Bu ne diyor?) tepkileri, aslında vizyon farkını ortaya koyuyordu. Göreve başladığında bazı isimlerle yola çıksa da, vizyonla uyumsuz gördüklerinde değişiklik yapmaktan çekinmedi. Tasarruf tedbirlerinin ön planda olduğu bir dönemde üniversiteye 70 milyon liralık bir kazanım sağlaması ise, kaynakların doğru yönetildiğini gösteren somut bir örnek oldu. Elbette bu durum bazılarını rahatsız etti. Bugüne kadar üniversitede makam ve çıkar üzerinden varlık bulan, bilimsel üretimden uzak kesimler “Rektör ve Genel Sekreter kendi saltanatlarını kurdu” şeklinde söylemler üretiyor. Ancak somut kazanımlar ortadayken bu eleştirilerin kişisel hırslara ve bir intikam alma duygusuna dayandığı intibası oldukça güçlü duruyor. Elbette Rektör Çelik'in hataları varsa bunlar dile getirilmelidir, fakat doğruları da teslim etmek gerekir. Dün, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın Bingöl Üniversitesi'nde katıldığı ilk ders programından sonra tıp fakültesi konusu yeniden alevlendi. Rektör Çelik, Tıp Fakültesi için senatoda alınan kararın YÖK'e iletildiğini ve sürecin takip edildiğini açıkladı. Cevdet Yılmaz ise “Tıp fakültesi olmaz diye bir şey yok. Ama gereksiz beklentiler yerine önümüzdeki işleri yapalım, katma değeri yükseltelim. Bu bizi zaten hak ettiğimiz yere götürür” dedi. Bu sözler, kamuoyunda iki farklı algı yarattı: “Cevdet Yılmaz, Tıp Fakültesi'ni istemiyor.” “Yılmaz, Rektör'den rahatsız, hatta görevden alınacağının işaretini verdi.” Oysa gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, Yılmaz'ın sözleri farklı bir anlam taşıyor. Bingöl'e 500 yataklı hastane kazandıran bir siyasetçinin tıp fakültesine karşı olması düşünülemez. Yılmaz'ın vurgusu, sıralamanın doğru yapılması gerektiği yönündeydi: Önce hastane tam anlamıyla faaliyete geçmeli, hekim kadrosu oluşturulmalı, ardından Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne dönüşüm sağlanmalı. Tıp Fakültesi de bu sürecin doğal bir sonucu olarak gündeme gelecek. Süreç kolay gibi görünse de aslında ciddi bir hazırlık ve zaman gerektiriyor. Toplum, konuyu her gündeme geldiğinde bunun hemen hayata geçirilmesini talep ediyor. Fakat Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın yaklaşımı burada farklı: Daha gerçekçi, daha temkinli. Yılmaz'ın söylediği özetle şudur: “Ortada kesinleşmiş bir şey olmadan, toplumun beklentilerini yükseltmek doğru değildir. Önümüzdeki işleri bitirelim, katma değeri artırarak yol alalım, bu bizi zaten tıp fakültesine de götürür.” Bu sözler aslında bir uyarı niteliği taşıyor. Çünkü YÖK'ün şartları uygun bulmaması ihtimali de var. Böyle bir durumda, bugün “Tıp Fakültesi açıyoruz” diyerek topluma umut veren siyasetçiler, yarın “Olmadı” demek zorunda kalacak. O zaman da fatura yine Cevdet Yılmaz'a kesilecek. Toplum şöyle diyecek: “Devletin iki numarası Bingöllü ama YÖK kararını bile çıkaramadı. Demek ki istemedi!” İşte bu nedenle, Cevdet Yılmaz'ın temkinli yaklaşımını “istemiyor” şeklinde yorumlamak hem büyük bir yanlış hem de haksızlıktır. Daha da önemlisi, “Bu şehre ne yaptı?” gibi gerçeklikten uzak söylemlerle desteklemek, etik ve ahlaki bir yaklaşım olmayacaktır. Çünkü Bingöl'e kazandırılan her hizmetin altında Cevdet Yılmaz'ın imzası vardır. Onu eleştirmek elbette mümkündür, ancak emeğini görmezden gelmek ve niyetini çarpıtmak doğru değildir. Siyaseti ya da üniversite yönetimini eleştirirken duygularımızla değil, gerçeklerle konuşalım. Eleştirilerimizi bilgiye dayandıralım, aksi halde kendi şehrimizin geleceğine zarar vermiş oluruz. Bugün Bingöl'de halkın en temel talebi, randevu sorunlarının çözülmesi, çevre illere sevklerin azaltılması ve sağlık hizmetine kesintisiz erişimdir. Tıp Fakültesi ise bu yolculuğun son basamağıdır. Bitlis'te tıp fakültesi varsa Bingöl'de de olmalıdır, elbette olacaktır. Ancak bunun için önce altyapının tamamlanması şarttır. Fakülte kararı çıksa dahi, YÖK'ün onayı, morfoloji binasının inşası, akademik kadro ve donanımların tamamlanması zaman alacaktır. İşte bu yüzden, Yılmaz'ın temkinli yaklaşımı siyasi popülizm değil, gerçekçilikten kaynaklanıyor. Rektör Çelik'in çabaları sadece tıp fakültesiyle sınırlı değil. Örneğin Diş Hekimliği Fakültesi'nin süreci tamamlanmak üzere. Fakülte binası, hastane ve cihazlar hazır, akademik kadro tamamlandı. Yıl sonuna kadar hizmete başlanması bekleniyor. Hastane açıldığında sadece basit tedaviler değil, implant üretimi de Bingöl'de yapılacak. Bu örnek, tıp fakültesi sürecinin de sabırla ve planlı şekilde sonuçlanabileceğini gösteriyor. Sonuç olarak; Toplum olarak taleplerimizi dile getirmek en doğal hakkımızdır. Bingöl'de tıp fakültesi isteği de bu haklı taleplerden biridir. Ancak süreci gerçekçi bir zeminde tartışmak gerekir. Cevdet Yılmaz'ın “önümüzdeki işi yapalım” sözünü bir engel değil, devlet adamlığının getirdiği bir uyarı ve yol haritası olarak görmek gerekir. Rektör Çelik'in çabaları ve üniversiteye kazandırdığı somut gelişmeler de göz ardı edilmemelidir. İkili arasında herhangi bir problemin olmadığını da, hatta iyi bir uyum olduğunu da net bir ifadeyle söyleyebilirim. Eleştiri elbette yapılır, eksikler söylenir. Ama kamuoyunda yanlış algı yaratıp toplumun beklentilerini yanıltmak hem yapılan hizmetlere hem de şehre haksızlık olur. Bingöl'ün sağlık alanındaki hedefi nettir: Önce güçlü bir hastane, ardından Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve en nihayetinde Tıp Fakültesi. Bizim yapmamız gereken ise sabırla, doğru adımlarla ve birlik içinde bu yolculuğu tamamlamaktır. Çünkü mesele sadece bir fakülte açmak değil, şehrin geleceğini inşa etmektir.
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 03 Ekim 2025 Efrayim'in nefesi hepimizin imtihanıdır01 Nisan 2025 Bir barış elçisi geçti Bingöl'den…08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!
|