Köy Korucuları…
Modern adı ile Güvenlik Korucuları…
Her an ölüm ile burun buruna yaşayan Kürt ve Zaza delikanlıları…
Dağlarda, operasyonlarda ya da bir çatışma ortasında olmalarına gerek yoktur.
Evinde, cami yolunda, köy kahvesinde otururken bile onlar için ölüm kol gezer.
Bu şekilde ruhunu teslim edenlerin örnekleri sayılamayacak kadar çoktur.
Onlar, ölüme gönüllü gitmişlerdir…
Çünkü onlar buna, ‘şehadet şerbeti içmek' demişlerdir…
Çocuklarının geneli, iyi bir eğitim alamamıştır…
Çünkü ömürleri boyunca fakir bir hayat yaşamışlardır.
Aynen sevgili kardeşim Erkan Tokay'ın yaşantısı gibi…
İki odalı, sobalı bir köy evinde, birkaç çocukla hayat mücadelesi veriyor…
Korucu maaşı, asgari ücreti bile bulamadığından, inşaatlarda çalışmak zorunda kalıyor.
Saçı başı toz-toprak içinde inşaattan, üstü-başı ter içinde operasyonlardan geldiğine şahit olursunuz. Tıpkı diğer korucu arkadaşları gibi…
Yine de yüzü hep güleç… Bir o kadar da gururludur...
Nedeni belli işte; “önümde, bu ümmet için şehit olmak var Reis” der…
Vatansever bölge halkı gözü ile Erkan ve arkadaşları birer şehit adayı iken, ırkçı başka bir kesimin gözünde ise onlar hain, ajan ve işbirlikçidirler.
Peki, şanlı devlet cenahımız, ülkesi için ölüme seve seve giden ve bir yandan da hain ilan edilen bu kardeşlerimizi neden inşaatlarda çalışmaya mecbur bırakıyor?
Operasyonlara en önde gönderilen bu garipleri neden ek işe muhtaç ediyor?
Korucuların yıllardır bazı haklı talepleri var…
Çocuklarına iyi bir eğitim verdirebilmek…
Ölüme birlikte gittikleri asker-polis kardeşleri ile aynı haklara sahip olmak…
Aynı sağlık haklarından yararlanmak…
Sigortalarının aynı kapsamda değerlendirildiğini görmek…
Özlük haklarının bir gardiyan kadar, bir bekçi kadar olduğunu bilmek…
En düşük memur, en basit işçi kadar maaş almak…
Kısaca, insanca yaşamak, istiyorlar…
Ve bu talepleri için, hep büyük bir umut içinde, başkentin yolunu tutarlar…
Sayın Erdoğan gibi bir Başkanları, Sayın Soylu gibi bir bakanları, Sayın Bahçeli gibi bir sevenleri varken de bu şekilde kalırlarsa, oturup cidden düşünmek gerekecek…
Hele hele gariplerin abisi olan Sayın Feyzi Berdibek'in Savunma Komisyonunda, bir şehit evladı olan ve korucu hakları konusunda çalmadık kapı bırakmayan Sayın Ziya Sözen'in de Savunma Bakanlığı Müşavirliği koltuğunda olduğu bu günlerde de, özlük hakları düzeltilmeyip, taleplerine kulak tıkanırsa…
İşte o zaman, Üvey Evlat oldukları tescillenir…
Böyle bir tescil, Şanlı Osmanlı mirasına yakışmaz elbet..!
Bu arada Sayın Berdibek ve sevgili Ziya Sözen de ciddi bir imtihan geçirecek…
Korucu taleplerindeki her gelişme, hanelerine büyük bir artı olarak yazılacaktır…
Tersini düşünmek bile istemiyorum…
Bekleyip göreceğiz bakalım; Güvenlik Korucularımız öz mü, üvey mi diye.!
Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…
Saygılarımla…