KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
16 Nisan 2024 Salı
24 °C Güneşli
Abdurrahman Korkut
a.korkut.12@hotmail.com

Işid'le masaya oturmak

22 OCAK 2016 CUMA 16:09
0
3260
0
AA aa

 Dünya tarihi, haklı-haksız başkaldırılarla doludur. Terör örgütü olarak kabul edilen ve silahlı mücadeleye girilen, genelde de oluk oluk kanın aktığı bu başkaldırılar ne sona ermiş, ne de tam huzur sağlanabilmiştir…

Zamanla, ‘Bunlar ne istiyor, bi dinleyelim' diyerek, terör örgütleri ile masaya oturup, onları anlamaya çalışan liderler olunca, bazı örgütlerin şiddet eylemlerinden vazgeçtikleri görülmüştür. Böylece, terör örgütleri ile silahlı mücadele dışında, fikri ve ikna edici yöntemlerle de mücadele edilebilme becerisi geliştirilmiştir…

PKK için de Özal ve özellikle Erdoğan öncülüğünde müzakere ve ikna adımları atılmış, MİT üzerinden bu örgütle masaya oturulmuş, bazı konularda mesafe de kat edilmiştir. Barış çabalarına çomak sokanlar yüzünden tam netice alınamamış olunsa da, neticede “PKK'yı da bir dinleyelim” demiştir bu devlet! Ve bu inkâr edilemez…

Diyorum ki, IŞİD örgütüyle de bir masaya oturma girişimi olsa ne olur?

Bu cümleyi okuyunca bile tüyleriniz ürperdi, sinirsel bir gerilim yaşadınız değil mi?

Bu hususta karşı İŞID'le mücadele eden dünya ülkeleri bir araya gelip deseler ki;

Evet, “sizin derdiniz nedir, ne istiyorsunuz, nedir bu hiç düşünmeden kendinizi feda etmeniz, nedir bu toplu öldürmeler, infazlar, nedir bu tarihte benzeri görülmemiş başkaldırının nedeni? Hemen hemen her ülkedeki, her fikre, her rejime düşmanlığınız var. Bi anlatın da dinleyelim. Ne istiyorsunuz dünyadan?” diye sorulsa mesela…

Acaba mümkün müdür IŞİD'le masaya oturmak? Bir işe yarar mı? Ya da, acaba ne cevap alınır?

Belki de müzakereciler “haklı yönleriniz var, aramızda bir tartışalım bu konuları” diyecek ve samimi bir adım atılacak. Tabi o masaya oturanların insaflı, vicdanlı ve gerçekten empati yapabilecek olgunlukta adil insanlar olması gerekecek. Böyleleri de illaki vardır yeryüzünde…

Çoğu insanlar; “bunlar canavar, katil, bunlar kafa keser, canlı bomba olur, bunlarla konuşulmaz” diyor değil mi?

Peki, daha önce masaya oturulan terör örgütleri bunların hangilerini yapmadı?

Statüsü devlet olanlar, yüz yıllardır bu fiilleri uçaklarla, atom, varil, misket bombalarıyla, füzelerle yapmıyorlar mı? Onlar insan yerine konup muhatap alınıyor da, konu IŞİD ile masaya oturmaya gelince neden bundan kaçılsın ki…!

İnternetten,  ‘Nedir IŞİD'in çıkmasına sebep?' sorusunun cevabını merak ettim.

Mesela adam diyor ki; “Ben Iraklıyım. ABD ülkemi işgal etti. Babamı Guantamalo'ya, abimi de Ebu Garip hapsanesine götürüp işkence ede ede öldürdüler, ben bu günler için yaşadım.' Bir başkası, ‘benim anama-bacıma tecavüz edildi, bu bir namus davasıdır” diyor.

Bir diğeri; ‘Kâfirler ülkemizi işgale gelince Irak askerleri de onlara bizi ispiyonladı, bize hapsanede beraber işkenceler ettiler, yıllarca hücrelerde çile çektik, bu intikam günüdür' diyor.

Biri de, ‘Kâfir gelip dinimizi bizden aldı, Şiilere bizi teslim etti, kitabımızı yaktı. Biz ne Sünniliğimizi, ne mezhebimizi yaşayamadık. İslam ayaklar altında ve bu bir İslam davasıdır' diyor.

Bir diğeri de, ‘Dünyada ateizminden Zerdüştlüğüne, Maosundan Hinduizmine, Şiiliğinden Aleviliğine, Yahudiliğinden Hıristiyanlığına, Dürzîliğinden Yezidiliğine, Cumhuriyetinden Komünizmine her türlü rejim yaşanıyorken, hepsinin bir lideri varken, neden benim de Müslüman olarak bir halifem olmasın. Neden ben de Şeriat kanunları ile yaşamak istediğimde bütün dünya bana zulüm ediyor, nedir bizim diğer insanlardan eksiğimiz' diyor.

Birçoğu da ABD Eski Başkanı George Bush'un 11 Eylül saldırısı sonrası ‘asla onların yönetim şekli olan aşağılık Hilafet ile dünyayı yönetmelerine izin vermeyeceğiz' sözlerini kendilerine gerekçe yapıp, ‘bu mücadelem dinimin izzeti meselesidir' diyor.

Yine bir diğeri de “Usame Bin Ladin'in mezarı nerede, cesedinin köpek balıklarına atılması olur mu?” diyerek, kimi de Saddam'a yapılanları hatırlatıp kinini kusuyor.

Böyle onlarca sebep sıralanıp gidiyor…

Peki, bu sebepler var diye IŞİD'e haklı mı diyeceğiz? Eylemlerini destekleyecek miyiz? Hayır, Asla!

Sebep ne olursa olsun, masumlar içinde canlı bomba olmak, teslim alınanların kafalarını kesmek, geride kalan kadın ve kızlara ganimet diye el koyup rızaları dışında evlenmek, insanları mezhepleri yüzünden infaz etmek, çocukların eline silah verip esirlerin kafalarına sıktırmak, esirleri yakalayıp canlı canlı ateşte yakmak, insanların kutsal gördükleri mezarları dini yerleri havaya uçurmak, çarşıda-pazarda günlük işleri ile uğraşan sıradan halkı rastgele öldürmek, yakaladığı rakibini duvara yaslayıp testere ile canlı canlı kafasını koparmak, adamın elini ayağını bağlayıp tank ile üzerinden geçip kıymaya çevirmek, asla tasvip edemeyeceğimiz, asla arkasında durmayacağımız IŞİD'e ait olduğu öne sürülen İslam dışı eylemlerdir...

IŞİD'in yaptıkları yüzünden, bu güzel dinimiz, bu güzel inancımıza çok büyük bir leke sürülmektedir. Buna kendini bilen bir mümin nasıl rıza gösterir, nasıl destek olabilir ki?

Evet, IŞİD'i ortaya çıkaran sebepler maalesef sonuçları ile orantılı olmuş durumda. Ve her geçen gün yeni yeni ölümler, katliamlar, açlıklar ve infaz görüntüleri ile güne uyanıyoruz. Ve yine sivil insanların, masum vatandaşların arasına karışıp, kendini havaya uçuran canlı bomba haberleri ile sarsılıyoruz…

Bu eylemler yanlış, bu yol yol değil, diyor ve üzülüyoruz. Fakat nasıl yüzyıllardır her türlü terör örgütleri ile masaya oturulduysa, IŞİD'le de bu yol denenmeli diye düşünüyorum. Olur ya, belki bir yerden ipin ucu yakalanır da, adına ‘büyük dünya barışı' diyeceğimiz bir helalleşme çağına adım atmış oluruz…

Aslında hepimiz, “İŞID, bölgenin yeniden şekillenmesi ve özellikle yeraltı kaynaklarının ele geçirilmesi için öne sürülmüş bir bahanedir. Bu yüzden İŞID'le masaya oturmak gündeme asla gelmeyecektir” diye düşünüyoruz. Bu hususta ciddi bir kanaate de sahibiz.

Fakat terör örgütleriyle masaya oturma fasılları akla gelince, bunu da düşünmeden edemiyor insan.

Evet, Sayın Erdoğan başta olmak üzere tüm zulümlere biz de karşı çıktık ve yanlışları da her platformda dile getirdik. Ancak Türkiye olarak, kurulan koalisyona fiili destek vermemeliydik. IŞİD'in eylemlerine karşıydık ama karşı tarafın da zulümlerini düşünüp topraklarımızı, üslerimizi, savaş uçaklarına, bomba yuvalarına açmamalıydık. Koalisyona katılmakla, kaş yapayım derken göz çıkarılmasına katkıda bulunduk maalesef…

Neticede zor bir zamanda yaşıyor ve maalesef, İslam dininin yanlış tanındığı olaylara şahit oluyoruz…

Görünen o ki taraflar, bu amansız ve anlamsız savaşı sürdürecekler. Bize de, zalimlerin savaşında, mazlumların yürek yakan çığlıkları ve ağlatan görüntülerini çaresizce izlemek kalacak…

Bu noktada Üstad'ın veciz bir sözü gelir hatıra… Ne diyor Üstad; “Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir Mahkeme-i Kübrâ'ya bırakılıyor”

Mahkeme-i Kübrâ'da ‘hele şöyle yaklaş iskeleye' denilecek. O zaman, mazlumlara bomba yağdırıp, hapsanelerde işkenceler edip, kadın-kızlara tecavüz eden zalimler de, insanları canlı canlı yakan, kör bıçakla esirlerin boyunlarını kesip resim çektiren, ganimet diye kadın-kızları kendine köle yapan vahşilerde iskeleye yanaşacak. Hatta iskeleye yanaşmadan cehennem çukurlarına atılacaklar belki de…

Yüce Allah, zalim ve vahşilerin şerlerinden tüm masumları ve memleketimizi korusun…

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…    

Saygılarımla…

 

 

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın