KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Mart 2024 Cuma
4 °C Kısmen güneşli
Yılmaz Ekinci
yekinci07@hotmail.com

Suret-İ Haktan Görünmek Veya İyiliğin Gölgesindeki Zulüm

29 EYLÜL 2020 SALI 09:36
6
16719
2
AA aa

Sizleri bilmem, ama ben “iyilik perdesi” altında işlenen birçok kötülüklere tanıklık etmiş biriyim. Sizler de mutlaka tanıklık etmişsinizdir.

Kötülük, özne olarak var olmuş değildir. O, iyiliğin yokluğundan dolayı sahneye çıkar. Kötülüğün sahnedeki görünürlüğü hep örtülü olagelmiştir.

 Kötülüğün bir şahsiyeti, varlığı olmadığı için o iyiliğin gölgesi altına sığınarak varolmaya çalışır.

Kötülük, her zaman iyinin vasıflarıyla ortaya çıkar. Hep iyi kavramların arkasına gizlenerek varlığını sürdürür.

Dünya var olduğundan beri insanoğlunun elinde birçok kavram kirlenmiş.

Hangi kavramı ele alırsanız alın; altında biriken, kirlenen birçok tortuyu görürsünüz. Kötülük bazen din adı altında, bazen milliyetçilik, bazen insan hakları ve özgürlükleri ve çoğu zaman toplum tarafından kabul görmüş siyasi ve ideolojik argümanlar altında saklanarak var olmaya çalışır.

Kavramlara, tumturaklı sözlere ve vaatlere kanmadan şahsiyetin görünürlüğünü mümkün kılan özelliklere eğilmek gerekiyor.  Kişinin özel hayatına, değer yargılarına, etnik ve hemşehrilik ilişkisine bakılmaksızın şahsiyetin görünürlüğünü somutlaştıran eylemlerine bakmaktan başka elimizde hiçbir hakikat verisi yoktur.

Kötülüğün asıl yüzünü görmek çok zordur, ancak bir statüye sahip iken görebiliriz. Onun için kişinin iyi veya kötü oluşuna dair en iyi delil, bir statüye sahip iken göstermiş olduğu eylemidir ve takınmış olduğu tutumdur.

 Herkes yoklukta iyidir, önemli olan varlıkta iyi olabilmektir.

İlk kez askeri kışlalarda gördüğüm, hakikat ile olan ilişkimizi netleştiren ve somutlaştıran çok güzel bir söz vardı. Bu sözün çerçevesini daha geniş tutarak meramımı daha net bir şekilde ifade edebilirim: “Vatanını/dinini/milletini/ideolojisini en çok seven kişi, işini en iyi yapan kişidir” argümanının dışında, tüm değerlendirmelerin bizi yanılttığı ortadadır. İnsanlığın elinde tek somut, sağlam “ölçü budur” diye düşünüyorum. Ritüellere, simgelere, sembollere ve sloganlara kapılmadan hakikatin çıplak varlığına odaklanmamız gerekiyor. Aksi takdirde yanılırız, yanıltırız ! Aldatan ve aldanan kişilikten beri olmaktır bütün mesele.

Hz Ömer'in; “Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız;
–Konuştuğunda doğru söylüyor mu?
–Kendisine bir şey emânet edildiğinde, emânete riâyet
ediyor mu?
–Dünya ile meşgul olurken helâl-haram hassâsiyetini gözetiyor mu ? Bunlara bakınız.” sözü, bu somut durumu gösteriyor.

Günümüz dünyasında kötülüğün iyilik altında yaygınlaştırılmasına öncülük edenler, daha çok siyasi ve kamu gücünü elinde bulunduranlardır. Bu tür yöneticiler hep başkalarından sonsuz itaat/biat isterler, ama onlardan bir şeyler istenince, bin bir dereden sular getirirler. Muktedir sınıflara karşı sonsuz bonkörler, ama millete gelince ketüm davranmaktan hiç çekinmezler.

Olay ve olgulara sadece menfaat açısından yaklaşmaya çalışanlara idari bir görev tevdi edilirse düzen bozulur. Her şeye fayda/yarar açısından yaklaşan kişiler zannediyorlar  ki, bu gezegende güneş kendisini ısıtmak için doğuyor, ağaçlar kendi meyvesini yemek için meyveye duruyorlar. Aslında onlar da  iyi biliyorlar ki, evrende hiçbir şeyin kendisi için olmadığını!

 Yaşadığımız evrende kişiliğimizi görünür kılan tek bir söz vardır: “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydası olandır ”sözünden başka dişe dokunur somut bir delil yoktur.

Günümüz dünyasında bir çok siyasetçi ve yönetici;  temsilde ( temsil gücü yüksek, iradesi sağlam, ehil olanın yanında değil), kamu bürokrasisinde (ehliyet ve liyakatı değil, kendi akrabasını, cemaati ve hemşehrisi  için seferber ) ve iktisadi zenginleşmede ( işi bilene değil, kendisine rant sağlayana transfer edecek şekilde)    doğrudan veya dolaylı yollarda kötülüğün yayılmasını teşvik  ederek idarelerini sürekli kılmak için gerçeklilik duygusunu manipüle etmeye çalıştıklarını görüyoruz.

Kadim kültürümüzde çok güzel bir deyim vardır: Suret-i haktan görünmek! Yani, bir şeyin doğrusunu, akla ve vicdanın sesine uygun yapıyormuş gibi görünerek başka amaç gütmek anlamına gelir.  Suret-i hak'tan görünmeye çalışmak, bir nevi münafıklık emaresidir. Genel kuraldır; zayıf ama haklı bir davada iken (muhalefet) , etrafınızda pek fazla münafık topluluğunu göremezsiniz, ama muktedir bir pozisyonda iken (iktidar) etrafınız bunlardan geçilmez olur. Örneğin İslam'ın ilk yayılmaya başladığı Mekke'de münafıkları pek göremezsiniz, ama İslam'a düşmanlık yapanları açıkça görürsünüz. Medine'de ise hep münafık güruhunu görürsünüz.

Şair ve ünlü tiyatro yönetmeni Berloth Brecht'in  iyilik kisvesi altında gizlenen bu insanlara yönelik dile getirdiği çok güzel  bir şiiri vardır. Bizler de bu suret-i haktan görünmeye çalışan kişilerden uzak duralım ki,” yeryüzü yeniden tekrar yaşanabilir olsun” diyerek sözü Berloth Brecht'e bırakıyorum:

“-Anladık iyisin.

Ama neye yarıyor iyiliğin?

-Anladık dediğin dedik.

Ama dediğin ne?

-Anladık eğitimlisin, bilgilisin ve akıllısın.

Ama yararı kime?

-Anladık gözetemezsin kendi çıkarını.

Ama gözettiğin kimin çıkarı?

-Anladık dostluğuna diyecek yok!

 Peki dostların kimler?

……

Şimdi bizi iyi dinle büyük adam:

Maden bir sürü iyi yönün var.

O halde düşmanımızsın sen bizim

Dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine

İyi tüfeklerden çıkan iyi kurşunlarla vuracağız seni

Sonra da gömeceğiz seni

İyi küreklerle /İyi bir toprağa….

Hiç kuşkusuz inanışımıza göre, kişi nereli olduğundan; hangi soydan geldiğinden, hangi statüye ve maddi zenginliğe sahip olduğuna göre sorguya çekilmeyecektir. Herkes, kendi emeğinin bir sonucu olarak hesaba çekilecektir. Ancak bu anlayışla, olay ve olgulara yaklaştığımızda “hayatı daha yaşanır ve anlamlı kılarız” diye düşünüyorum.

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_63380)
18 Ekim 2020 Pazar 00:35
Tespitleriniz anlayana manidar.. Zayif ve hakli bir davadayken haikakaten etrafinizda neredeyse hic munafik olmaz ama muktedir oldugunuzda etrafinizda o kadar cok munafik cogalir ki bunlarin menfaatine dokundun mu seni bile gozden cikartirlar. Bence bu konuda en muhtesem ornek gunumuz Akpartisidir. Dunun mucahitleri gunun muteahhitleri meselesi...
Misafir Kullanıcı (@Misafir_62689)
29 Eylül 2020 Salı 16:13
Elbette kişi bu dünyada gördüğü zülmün karşılıksız kalmayıp zalimin işlemiş olduğu mezalimin(zulmünün) cezasını görmek ve vicdanını rahatlatmak i ster;Ama heyhat bu dünyada işlenilen zulüm yapanın yanına kar kalıp diğer tarafa intikal etmektedir. Asıl infaz yeri orası olduğuna göre mazlum müsterih olmalı...
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın