Dostluk, hayr ve şerZorlu ama sonuç itibariyle AK Parti lehine güzel sonuçların çıktığı bir seçim sürecini geride bıraktıktan sonra gözler, “belediye meclisinin nasıl çalışacağına, hangi birimlere kimlerin getirileceğine” çevrilmişken daha ilk günden çatlak seslerin çıkması, işin istifa boyutlarına ulaşması (1. sıra adayı Nurten Ertuğrul'un istifası) sanırım olumsuz bir başlangıç gibi okunacaktır. Bu durum birçok siyasi kesim ya da kişi tarafından “yaprak dökümü” olarak yorumlansa da, ben, bunda da hayr olduğunu ifade etmekte yarar görüyorum. Belediye meclisinin şekillenip çok başarılı ve beklentileri karşılayacak çalışmaları hayata geçirmeleri beklenirken böyle bir gelişmenin yaşanması birilerinin yüzünde tebessüm ettirebilir. Lakin, insani yönleriyle ele alındığında daha yolun başında böyle bir tavırla karşılaşılmasını Belediye Başkanı Yücel Bey adına olumlu karşılıyorum. Önce yaşananların ötesine, sonra berisine bakacak olursak; Ve nihayetinde listeler belirlendiğinde en iyi şekilde onure edilip AK Parti'nin Belediye Meclis Üyeliği listesinin birinci sırasında yer almıştı. Bu durum, seçimde herkesten fazla çalışması için yeterli bir sebepti sanırım. Bu sıkıntıların gelecekte yaşanma ihtimali varken bugün iplerin kopması özellikle Yücel Bey adına olumlu bir gelişmedir. Yaşananları, “Bakanlık görevinden alınan Ertuğrul Günay, İdris Naim Şahin vs. gibi isimlerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sert eleştirileri ve demokrasi dersi verme çabaları” ile özdeşleştiriyorum. İki durum arasında pek bir fark göremiyorum. Nurten Hanım açıklamasında “Seçim zamanında gece, gündüz demeden toplum, din, örf gibi kuralları gözetmeden kadınları çalıştıran, kapı kapı dolaştıran, seçim koordinasyon merkezlerinde gece geç saatlere kadar toplantı yaptıran bir anlayışın bugün çıkıp kadını geri planda tutmak adına bu tür mazeretleri öne sürmesi tam anlamıyla çelişkidir. Din adına kimse bize bunu dayatmaya kalkmasın Hz. Ayşe peygamberin eşi ve en yakın sahabesi olduğu halde ordu komutanlığı yapmış. Kimse din adına bu çelişkili tutumunun arkasına sığınmasın” demiş. Şimdi sormak lazım! Seçim döneminde sadece belediye başkan adayı için mi, yoksa kendileri için de mi çalışıyordular? Başkan için çaba gösterilmediği iddiasında değilim ama kişi, kendisi için gösterdiği çabayı yok sayıp sadece başkası için çabaladığını da söyleyemez! Bu, gerçekçi de olmaz! Sadece başkan adayı için çalıştıkları algısı oluşturarak böyle bir eleştiride bulunmak, gerçeklikten uzak, egoları tatmin uğruna sinir boşaltma çabasından başka bir şey değildir. Hele ki, dini ibareler üzerinden bir eleştiride bulunmak. Söylenenlerden anlaşılan, Yücel Bey'in kastı kadınların “işe yaramaz, beceriksiz olduğu” yönünde değil. Kadınların belediyede ya da mecliste bulunması yada çalışmasına da karşı değil. Böyle olsa, bir bayanın meclis üyeliği listesine girmesi mümkün müydü? Buda bir yana, kendisine değer veren, önemli bir mevkie gelmesine vesilen olan birin, ikinci bir makam için böyle bir eleştiride bulunmasının “dostlukla” bağdaşacak yönünü bulamıyorum. Dost olan kişi, kendisine güvenen dostunun hatasına da rıza gösterebilmeli! Hatasını yüzüne söylemeli, varsa bir kusuru ya da ayıbı bunu dışa yansıtmamalı. Bu istifa, her ne kadar “kadınların göreve gelmesini istemiyorlar” şeklindeki bir algıya sebep olsa da, gerçekte “nefse yenilginin” bir göstergesidir. Yücel Bey'in; İmam Hatipli olması, dini değerlere aşırı bağlılığı, sırf bu yüzden toplumda “Seyda” olarak nitelendiriliyor olması sanırım herkesin kabul ve takdir edeceği bir vaziyet iken, buna karşılık değer verdiği kişilerce bana göre “ihanete” uğraması pek de hazmedilebilir bir durum değildir. Nurten Hanımın, basın yoluyla Yücel Bey'e yapılan hakaretlerden ötürü nasıl bir mutluluk yaşadığını da paylaşmasını ayrıca bekliyorum. Başkanın da bu kadar iyi niyetli olması, karşısındaki insanlara bu kadar çabuk inanması, “onun için emek ve çaba harcıyor” düşüncesiyle herkese kucak açması, her tatlı söz sarf edeni dost kabul etmesi sanırım başını ziyadesiyle ağrıtıyor, ağrıtacak da! Böyle bir tabloyla daha ilk günde karşılaşıyor olmasına üzülmemeli. Bilakis sevinmeli. İlerleyen süreçte böyle çelme ile karşılaşacak olsaydı sanırım insani ilişkiler çerçevesinde daha yaralayıcı olurdu. Bu tatsız başlangıç, hiç kimsenin neşesini bozmamalı, çalışmalara ve performanslara olumsuz yansımamalı. Dileyen kalmalı, dileyen gitmeli. Bu görevler kişilere endeksli olmamalı. Toplum, hizmet üretilmesini, performansın arttırılmasını beklerken belediye yönetimi ve meclisi kesinlikle bu tür aksaklıklara aldırış etmemeli. Kısacası; herkes işine yoğunlaşmalı, boşa zaman harcanmamalı. “Sizin şer bildiğiniz şeylerde hayr. Hayr bildiğiniz şeylerde şer vardır” (Bakara Suresi 216.Ayet) Bu ayet-i kerime sanırım sonucu değerlendirmek adına yeterli gelecekti.
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 01 Nisan 2025 Bir barış elçisi geçti Bingöl'den…08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!
|