MODERN DÖNEMDE ZAMAN VE TATİLEski zaman insanları, "zaman"ı hiçbir zaman "çizgisel/lineer" olarak görmezlerdi. Zamanı hep "döngüsel" olarak görürlerdi. Mevsimler gibi yaz biter kış gelir, kış biter yaz gelirdi. Her şey bir birine bağlı, herşey birbirinin etrafında dönerdi. Başlangıçlar ve sonuçlar yoktu. Doğada olup biten her şey, bir zincire bağlı olarak hareket eder. Bu zinciri batılı bilim adamları "ekoloji" , doğulu âlimler ise "sünnetullah" olarak tanımlar. Varlık âleminde herşey bu kanuna göre hareket eder. Bu kanuna göre şehirlerini, çalışmalarını ve ilişkilerini dizayn eden toplumlar mutlu ve refah içinde, buna tabi hareket etmeyenler ise alçaktan sürünmeye devam ediyorlar!.. Sanayi dönemiyle birlikte kapitalizm zaman kavramının bu çarkını kırdı ve her şeyi tersine çevirdi. Artık zaman döngüsel değildir ve herşeyin bir başlangıcı ve sonucu vardır. Olaylar ve olgular "ilerlemeci" bir anlayış üzerinde analiz edilip okunmaya başlandı. Zaman kavramın bu denli önemsenmesinin nedeni tüketimdir. Tüketim modayla bağlantılıydı ve moda trendinin ölçütü ise zamandı. Zaman demek "değişim" demekti. Artık değişim, ilerleme veya gerileme olarak olumlu veya olumsuz olarak okunmuyor, sadece "değişim" olsun diye yeterli görülüyor. Kaynakların israfı ve gelecek nesillerin hakları ve bütün dışsal zararlar kolayca gözardı edilebiliyor. Yeter ki "mutlu azınlığın keyfi kaçmasın" diye herşey kulak ardı ediliyor. Modernizm ile birlikte herşey atomize edildi ve yaşam döngüsü tümüyle parçalandı. Artık modern insan belli zamanlarda çalışır, belli zamanlarda tatil yapar ve belli zamanlarda çiftleşir hale geldi.. Eski kadim zamanlarda çalışmak, tatilin kendisi olarak görülürken, bugün çalışmak "dinlenmek" olarak görülmüyor. Herşey değişim ile birlikte anlıklar dairesinden görülüyor. Modernizm ve yeni devlet olgusuyla birlikte çalışmayan sınıflar doğdu. Üretmeden mili hasıladan pay alan kesimler çoğaldı. Çalışmanın dinamiği tümüyle değişti ve dinamitlendi. Zaman kavramı tümüyle değişti. Artık dinlenmeye veya günümüzdeki ismiyle tatil mefhumu tümüyle iş ve çalışmadan arındırılarak sadece "boş zaman" kavramına indirgenerek algılanmaya başlandı. Günümüzde dinlenme veya tatil dediğimiz kavram turizm endüstrisi tarafından çoğu kez deniz kenarında geçen "boş vakit" olarak özendirilip pazarlanıyor. Bu durum doğrudan "turizm endüstri"nin bir sonucu olarak yansıyor. Artık kimse tarlada, dağda, nehirde, göllerde çalışarak/ dinlenerek tatil yapmıyor. Tatil dedikleri şey efsunlu tuzlu sular ve kızgın güneş sanılıyor... Toplumda çoğu kişi 365 gün içinde 10 günlük bir sahile gidebilirlerse iyileşeceklerini sanıyorlar. Çünkü turizm endüstrisi bugün bunu böyle dayatıyor. İnsanlar, bedenlerini tuzlu sularda vaftiz edip, kızgın güneşte yakıp kavurduklarında mutlu olacaklarını sanıyorlar. Enformasyon dünyasının tüm uğraşısı cennetteki irem bahçelerinin bu dünyadaki karşılığının sahil şeritleri olduğunu dikte ederek beyinleri yıkıyor. Kutsanan beden ve haz duyulan tüketim oluyor. Çünkü enformasyon çağında en iyi vatandaş en iyi enforme edilen kişi oluyor. Nasıl olsa enforme edilen kişi artık özgül bir şahsiyet olarak değil, güdülen bir şahsiyet ve tüketim ağının bir nesnesine dönüştüğünün bile farkında değildir. Yeryüzünü gezmek, farklı kültürleri keşfetmek ayık bir bilinci gerektirir. Turizm sektörü ise tümüyle bireyi edilgen kılarak onu sömürmeye çalışır. İyi bir seyahat ve yaşamda bir nebze keyif almak istiyorsanız farklı seçenekler doğrultusunda hayatı zenginleştirebilirsiniz. Siz 'siz' olun; dağlara gidin, soğuk nehirlerde yüzün, yeşil ormanlarda yürüyün, çiçeklerin kokusunu çekin içinize. İnanın ki bu eyleminizin deniz, kum ve güneşten daha sağlıklı ve şifalı olduğunu göreceksiniz. Tatili "boş" zaman olarak algılamayın. Yaşamdan bir nebze haz almak istiyorsanız?..O halde gidin bir köye. Hiçbir ücret istemeden bir gün kırlarda çobanlık yapın. Hayvanların hareketlerini izleyin, doğa ile ilişkilerini öğrenin ve bunun sizin için daha faydalı olacağını göreceksiniz. Daha farklı bir dinlenme modunu mu yaşamak istiyorsunuz?.. O halde gidin bir tarlada çalışın. Terleyin. Öğle sıcaklığında bir ağacın altında gölgelenin ve öğle yemeğinizi yedikten sonra biraz kestirin ve uyandıktan sonra tekrar işe başlayın. Bakın ne kadar dinlenmiş olduğunuzu göreceksiniz. Siz, "siz" olun, bu dünyada "kendinize ait alternatif bir uğraşınız, mesleğiniz, mutlaka olsun" derim. Hiçbir şey gecikmiş değildir. Başlamayan şeyler için gecikme diye bir kavram yoktur. Stres ve ahir zamanın kahrından kurtulmak mı istiyorsunuz ? Doğadaki diğer varlıklar gibi uyumlu olmaya çalışın. Bir şeylere sahip olmaya ve hükmetmeye katiyen çalışmayın. Sadece kainatta güzel şeyler ilave etmeye çalışın. Kİ MUTLULUĞUN BÜTÜN İLİŞKİLERİNİZDE DALGA DALGA YAYILDIĞINI GÖRECEK ve HİSSEDECEKSİNİZ. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 15 Ekim 2024 Asilzade Bir Kadının Hikayesi: Godiva Efsanesi22 Aralık 2023 Konaktan Barınağa Bir Yerel Yönetim Klasiği (!)29 Ekim 2023 Demokrasi İle Taçlandırılmış Bir Cumhuriyet29 Eylül 2023 Siyasetin Sahası: Özel ve Kamusal Alanın İnşası
|