Öncelikli derdimiz bingöl olmalı7 Haziran seçimlerinden sonra yükselen tansiyon, çok şükür 1 Kasım akşamı düşüşe geçti ve hem vatandaş, hem de ülke rahat bir nefes aldı. AK Parti'nin tek başına iktidar olup ülkenin koalisyona mecbur bırakılmaması kadar, dört partinin Meclis'te temsil ediliyor olması da ayrıca önemli. Bu seçim önemli bir sonucu daha ortaya koydu; 7 Haziran'da çözüm sürecinin devamı, kanın akmaması, huzurun kalıcı olarak tesisi edilmesi için HDP'ye oy vermesi gerektiğini düşünüp bu şansı tanıyanlar, sonrasında PKK'nın eylemlerine karşılık 1 Kasım'da net bir mesaj verdi; “Silah ve şiddet varsa biz yokuz!” Bu, aynı zamanda HDP üzerinden PKK'ya da verilmiş bir mesajdır. Göründü ki, silah yerine siyasetin güçlenmesi gerekiyor. Toplum kan ve gözyaşından yoruldu. Sandıktan çıkan sonuç da bunun ifadesiydi. Aslında bu tablonun 7 Haziran'da çıkması isteniyordu. AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu, HDP'nin de yine Meclis'e girebildiği bir tablo oluşturulması en büyük temenniydi. Fakat dozaj ayarlanamayınca koalisyon gerekliliği oluştu. Partiler anlaşamayınca yeniden seçim kararı çıktı ve bugün bu sonuçla karşı karşıyayız. Sonuçtan, ülkenin geleceği açısından memnun olanlardan biriyim ancak bir konudaki üzüntümü de dile getirmek istiyorum! Seçim sonrası sosyal medya üzerinden yürütülen hakaret kampanyası tam manasıyla iğrençti. HDP'ye gönül vermiş bazı kimselerin Bingöl özelindeki paylaşımları mide bulandırıcı olmakla birlikte, Zaza halkının ihanetçi ilan edilmeye çalışılması, ardı ardına hakaretlerin sıralanması tam manasıyla zihinlerin temelindeki gerçekliği ortaya çıkartıyordu. “Her fırsatta ‘makarnacı, kömürcü, güdülmeye alışkın koyun sürüsü' şeklinde hakaret ettiğiniz Zaza halkı aslını inkâr ediyorsa, celladına tapıyorsa, cahil ve koyun sürüsüyse, neden bu insanların oylarına ihtiyaç duyuyorsunuz?” demekten kendimi alıkoyamıyorum! “Koyun sürüsü” paylaşımlarını yapıp halkına hakaret etme cüretini gösteren o kişilere, “Sürü güdecek çoban dahi olmayı becerememeyi nasıl izah edeceksiniz! Bu siyaseten bir utanç değil midir?” diye de eklemeyi istiyorum. Bunları bir kenara koyup Bingöl özelindeki duruma, hatta geleceğe dair beklentilerime de değinmek istiyorum. HDP'DE “KEMİK OY” KİTLESİ… HDP açısından bakıldığında emanet oyların kaybedildiğini görüyoruz. 53 bin oydan 38 bin oya düşülmesi de bunu tasdik eder niteliktedir. Fakat tüm bunlara rağmen HDP'nin yeni seçmenler üzerinde etkin olduğunu düşünüyorum. Emanet oyları kaybediyor olsa da “kemik oy” dediğimiz kitleyi genişlettiğini söyleyebiliriz. Tabi ki, bu durum diğer partilerin yapacağı çalışmalarla durabilir, gerileyebilir. Ya da HDP, bunu daha da yaygınlaştırabilir. Her şey, siyaseten atılacak adımların etkili alanına bağlı. Merkez İlçe Başkanının İstifası… HDP Merkez İlçe Eş Başkanının sandıktan çıkan sonucu “başarısızlık” sayıp istifa etmesini takdirle karşıladım. Üstelik muhalefette olmasına rağmen oy düşüşünü başarısızlık kabul edip istifa ettiğini duyurdu! Oysa 7 Haziran'da AK Parti Bingöl'de resmen dibe vurdu. Ama teşkilat başkanlarından kimse istifadan bahsetmedi bile! İkisi arasındaki farkı da ifade etmekte yarar görüyorum! AK PARTİ İÇİNDEKİ AKP'LİLER Partilerin seçim hareketleri kadar, teşkilatların çalışma performanslarını da izledik bu seçimde. 7 Haziran seçimlerine göre oylarını arttıran AK Parti, zor ama güçlü bir hamleyi gerçekleştirme başarısını göstermiştir. Fakat özel ve önemli bir hususun altını çizmeliyim ki, bu başarı çoğunlukla adaylar ve onların performansıyla alakalıdır. Belediye Başkanı Sayın Yücel Barakazi ile ilçe belediye başkanlarının çalışmaları da yok sayılamaz elbette. Başbakan Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz'ın, Sayın Enver Fehmioğlu ve teşkilatçılıkta ekol sayılan Sayın Yusuf Coşkun'un sistemli çalışmaları ve iş biliyor olmaları AK Parti açısından önemli bir avantajdı. Teşkilatlardaki kısmi hareketliliğin de, yine adayların girişiminden ve yönlendirmelerinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Şayet teşkilatta bir keramet olsaydı, 7 Haziran'da bu kadar büyük bir kayıp yaşanmazdı. Bu sebeple birileri bundan pay çıkartmamalı. Emekleri vardır ama başarıyı sahiplenecek kadar değildir! Arkadan bıçaklayanları sırtında taşımakta, hatta baş tacı etmekte ısrar eden bir teşkilatın kan kaybından gözlerini yummasının uzak olmadığını söylemekte beis görmüyorum. Parti içerisinde AK Partili olmakla AKP'li olmak arasındaki çizginin belirginleşmesinin gerekliliği kaçınılmazdır. Tıpkı, emek ve zaman harcayanlar ile bunları harcıyormuş gibi gözükenlerin ayrıştırılıp güçlü bir yapının oluşturulmasının gerekliliği gibi… Kendini çok akıllı sananların, gerçeği görüp gününü bekleyenlerin olduğunu düşünemeyecek saflıkta olmasını bir kenarda tutuyor, bu hususu ayrıca işlemenin daha sağlı olacağını ifade etmek istiyorum. VE GELELİM BUNDAN SONRAKİ SÜRECE; Başbakan Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz'ın “İyi bir bürokrattır ama iyi bir siyasetçi olamıyor. İyi niyeti çoğunlukla suiistimal ediliyor ve bürokrasi bundan yararlanıp hantallığını sürdürüyor. Ayrıca rakamsal verilere dayalı öngörüyü bir kenara bırakıp daha halkçı bir tavırla Bingöl'e çok daha fazla hizmet kazandırmalı” söylemlerini sıklıkla duyuyorum. Kısmen de olsa katılıyorum ama bu dönem her zamankinden daha umutluyum. Aday tanıtım programında yaptığı konuşma, “Artık eski Cevdet Yılmaz değilim” dedirtmişti. Hastanenin erkenden bitirilmesi için ödenek tahsisini ve Çapakçur Vadisi'nin düzenlenmesiyle ilgili belediyenin yükünü hafifletmek adına işin önemli kısmının DSİ kanalıyla yaptırılmasını sağlaması, Bingöl-Genç ve çevreyolu bağlantılarının hızlandırılarak bu yıl içerisinde tamamlanmasını istemesi, Çapakçur Köprüsü yapım işinin tez elden başlatılması yönündeki girişimleri ve dahası… Daha halkçı bir Cevdet Yılmaz gördüğümü ifade etmeliyim. Bu çalışmalar tamamlandığında, istihdama dönük adımlarla birlikte Bingöl'ün ciddi bir değişim ve gelişim sürecine gireceğini görmek lazım. Bürokrasinin yeniden dizayn edilmesi ve gerçekten çalışan ve kamuyu zarardan koruyan kimselerle yola devam edilmesi de Bingöl'ün en önemli meselelerinden biri olacaktır. Sayın Cevdet Yılmaz'ı Bingöl için bir şans, ciddi bir fırsat olarak görüyorum ve inanıyorum ki yeni dönemde Bingöl, birçok eksiğini gidererek daha müreffeh bir yapıya kavuşacaktır. SONUÇ OLARAK; AK Partili milletvekili Sayın Enver Fehmioğlu ile HDP'li Milletvekili Sayın Hişyar Özsoy'un da, Bingöl'ün gelişimi için atılan adımları desteklemesi, kavga ve ideolojik ayrılıklara düşmeden Bingöl için bir araya gelerek güçlü istişarelerle bu şehre katkı sunmaları da en büyük beklentimizdir. Hoşgörü ve saygı çerçevesinde herkes fikrini söylemeli, eleştirilerini paylaşmalı ama kavga edilmemeli, toplumsal ayrışmaya sebep olacak tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Kısacası, “Öncelikli derdimiz Bingöl olmalı” diyor ve 1 Kasım seçim sonuçlarının Bingöl'ümüz ve ülkemiz açısından hayırlara vesile olmasını diliyor, milletvekili seçilen Sayın Yılmaz, Sayın Fehmioğlu ve Sayın Özsoy'u tebrik ediyorum. Rabbim, Bingöl'e hizmet etmek, kalkınmasına vesile olacak adımlar atılmasını nasip eylesin inşallah. YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?22 Mayıs 2024 Bizi deprem değil beceriksizliğimiz yıkacak!
|