Japonya ve bingölSosyal medyada Kitap Severler Derneği'nin yayınladığı “Bir Pirinç Tanesi” başlığı altında okuduğum yazı, ilginç ve bir o kadar da etkileyiciydi. İsrafın ne denli zararlı, önlenmesi halinde ne kadar büyük etkilerinin olduğunu çok güzel bir öykülemeyle anlatıldığı yazının bir paragrafında şöyle deniliyordu; “Japonlar son derece sade basit, yalın, mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilyayla, eşyayla dolduranlar Japonlara göre ruhen tekâmül edememiş hayatın manasını anlayamamış zavallı kimselerdir. Böyleleri ile zavallı evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der ‘Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.' Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok. Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Ya Rabbim, ne kadar sade ne kadar mütevazı ne kadar gösterişten uzak! Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan boş yere akıtmakta, gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?” Hikâye, böyle devam edip gidiyor… Ve gelelim Bingöl'deki israfın boyutuna! Çöpe atılan ekmek, boşa akıtılan su ve lüzumsuz yakılan elektrik… Üniversitedeki yaklaşık 30-40 metrekarelik bir sınıfa girişim ve iç dizayna ilişkin gözlemlerimde; bir sınıfın 48 adet floresan lamba ile aydınlatılmaya çalışması dikkatimden kaçmamıştı. 150 metrekarelik 3+1 evde aydınlatma için kullanılan ampul oranı en fazla 9-10 adet. Yani bir sınıfın aydınlatılması, evin aydınlatmasından 5 kat daha fazla ampulle sağlanıyor. Bir diğer deyişle; bir sınıfın aydınlatılması, 5 evin aydınlatmasıyla aynı! Aynı ampulleri kendi işletmemizde de kullanıyorduk ve aylık ortalama faturamız 500 TL idi. Tasarruflu ampul ve LED ışıklandırma sistemi kurarak fatura oranımızı 150-170 TL'ye kadar düşürdük. Bu fark 70 metrekarelik bir işletme için böyleyse, koca bir üniversite için varın hesabı siz çıkarın! İşte bu yüzden, aynı uygulamanın Bingöl Üniversitesi'nde de hayata geçirilmesinin önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Konu açısından “Bizi ne ilgilendiriyor?” diyebilir, bu bilgilerin “gereksiz” olduğunu düşünebilirsiniz ancak bütçelerin bizim, yani halkın vergileriyle oluşturulduğunu, harcanan enerjinin hem bizlere, hem de ülkedeki enerjiye olumsuz yansıdığını hatırlatmakta yarar görüyorum. Belki de “gereksiz” gördüğümüz bunca husus nedeniyle sorunları aşamıyor, bütçe sıkıntılarını konuşuyoruz. Bir sivil toplum kuruluşunun başkanıyla konuşurken önemli bir durum tespitinde bulunmuş ve “Bingöl'ün ana sorunu, bütçeyi doğru planlayamamak ve kullanamamaktır” demişti. Bu paylaşımın doğruluğunu basit bir hesapla bile ortaya koyabiliyorken, gerek Bingöl Üniversitesi gerekse diğer kamu kurumlarının tasarruf çağrılarına kulak kabartmasını, bütçenin doğru kullanımında gerekli hassasiyeti göstermelerini temenni ediyorum. Kısa paçalı pantolonlarla kumaştan, bisiklet kullanımıyla akaryakıttan, pirinç tüketerek diğer gıdaların ithalatından tasarruf sağlayan Japon ekonomisinin bugünkü durumu herkesin malumudur. Ve diğer yandan yediği ekmeğin kalanını çöpe atan, suyu boşa akıtan, elektriği lüzumsuzca kullanan Türkiye ve bu ülkenin 81 ilinden biri olup tasarruftan bihaber olan Bingöl var! Bugün doğayı katleden HES projeleriyle enerji üretimine ağırlık veriliyorsa, bunun nedeni hiç şüphesiz enerji ihtiyacımız değil, tasarruftan uzak tutumlarımızdan kaynaklı ihtiyaçları karşılayamama gereksinimleridir. Tasarruflu olmanın cimrilik değil, imkânları verimli kullanmak olduğu bilinciyle hareket ettiğimiz, ülkemize ve ilimize artı değerler kazandırdığımız günlerde buluşmak ümidiyle… Hoş ve esen kalın… YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?22 Mayıs 2024 Bizi deprem değil beceriksizliğimiz yıkacak!
|