Valiye sitemim! Ne gerek var?“Sakatlanmamış futbol, sahtekardır. Çünkü risk almamış, mücadele etmemiştir” diye not düşmüştü üstadım merhum Av. Fahri Alimoğlu. Bu söz, hayatımızın birçok evresinde önemli bir okuma yapmamıza vesile olmuştur. Hangi işi yapıyorsak yapalım, risk almayan hata yapmaz, hata yapmayan sakatlanmaz… Özellikle de yönetici pozisyonunda olanlar… Epey zaman oldu… Kıymetli büyüklerim Vali Ali Mantı ve Gazi Emniyet Müdürümüz Atalay Ürker'den sonra valilik ve emniyet müdürlüğü makamlarına gitmedim diyebilirim… İlgili makamlarla toplantı ve birkaç kısa görüşmenin haricinde temasımız olmadığı gibi böyle bir ihtiyaç da gözetmedim açıkçası… Ve yıllar sonra şehirde farklı bir sinerji oluştu. Vali ve emniyet müdürü değişti, eskiler sessiz sedasız uğurlandı ama yeni gelenlerin ayak sesleri kulak çınlatan türden… Yeni İl Emniyet Müdürümüz Sayın Şükrü Orhan ile uzun bir sohbetimiz oldu. Şehirdeki güvenlik eksenli eksikliklere ve toplumsal beklentilere dair verimli paylaşımlarımız oldu. Olaylara despot bir güvenlik politikasından ziyade daha insani ama disiplinin elden bırakılmadığı bir yaklaşım göstermesi şaşırtmıştı beni. Klasik memuriyet mantığıyla yaklaşıp “Ben işimi yaparım, vatandaşla muhatap olmam, görevim bitene kadar şehirle bir bağ da kurmam, sonra tayinim çıkar Bingöl'den ayrılırım. Beni hatırlamasalar da olur…” demek yerine, şu kıymetli cümleyi kurması şaşkınlığımı daha da arttırmıştı; “Ben Bingöl insanına hizmet için buradayım. Gelirken herhangi bir önyargım da olmadı, şehri de çok sevdim. Umarım halkımız da beni bir kardeş, bir ağabey, bir arkadaş olarak bağırlarına basar.” Halkın şikayetçi olduğu konularla ilgili bir dizi adımlar atacağına olan inancımı da paylaşmak istiyorum. Ve gelelim toplumun gönlüne dokunan, devletin sıcak yüzünü hissettiren Valimiz Sayın Ahmet Hamdi Usta'nın şaşırtan ama biraz da tedirgin eden tavırlarına… Şaşkınlığımın sebebi şöyle ki; Gece yarısı kararnameyi görünce ‘Kimdir?' diye internetten araştırma yaptım ve ilk şoku orada yaşadım. Adam sosyal medya kullanıyor! Üstelik öyle “hüsnü kabul” diye de afili sözler de paylaşmıyor. Kaymakamlık yaptığı yerlerde vatandaşlarla samimi pozları, mesai arkadaşlarıyla bir aile ortamını andıran çalışma kareleri bir bir önüme çıkıyor… Yüzündeki tebessüme sığdırılan samimiyeti, bakışlarından yansıyan içtenliği, itiraf etmek gerekirse hasret kaldığımız bir vali profilini yeniden var ediyordu… “Kanaat sahibi olmak için yine de acele etme, göreve başladıktan sonra hem tanır hem de daha iyi anlarsın” dedim kendi kendime… Bingöl'de göreve başladığı hafta esnaf ziyareti sırasında yolda karşılaştık. Davetimizi kırmayıp masamıza oturdu. Epeyce sohbet edip şehre dair konuşmuş, sohbetin devamını bir sonraki gün makamında sürdürmüştük. Tebessümün gerçek, samimiyetinin içten olduğu apaçık belliydi. Bu, pozitif enerjiyi ziyadesiyle hissetmiştim. Sohbetten çıkan sonuçtan ve toplumda oluşan sinerjiden dolayı tedirginliklerim de oluşmuştu. Tedirginliğimin temelinde biraz da sitem yatıyor aslında! Kapıyı sonuna kadar aç, her gelenle görüş, samimiyetin âlâsını göster, daha ilk mesai gününde en uzak ilçelere git, kamu ziyaretlerinin ardından vatandaşlarla buluşup kahvehanelerde çay iç, esnafları ziyaret et, dert dinle, yaşlısından gencine sarılıp devletin sıcak yüzünü göster, kamu kurumlarındaki personellerin mesai kaçamakları için tedbir almaya çalış, kurum amirlerinden projeler ve planlamalar iste…. Neymiş efendim, el ele verip sorunları çözecek, yeni projeler hayata geçirecek, Bingöl'ü daha ileri taşıyacakmışız! Ne gerek var şimdi bunlara? Herkes gayet güzel oturuyordu! Ne vali gelirdi, ne iş yapılmasını isteyen olurdu, ne de sorgulayıp hesap soran...! Dertsiz başa ne diye dert açıyorsunuz ki? “Taziyem var deyip gün boyu ortalıkta gözükmeyen”, “Sabah imza atıp ya da parmak okutup bir anda yok olan” kamu personellerini neden rahatsız edeceksiniz ki? Üstelik sabah 8'de mesaiye gelerek… Proje üretmeyip topluma dokunmayan ve idareciliği sadece Bakanlık talimatlarını yerine getirmekle sınırlı gören kuru amirlerine neden iş çıkaracaksınız? Herkesin ayaklarını uzatıp keyif çattığı bir ortamda insanların keyfini kaçırmanız hakikaten anlaşılır gibi değil(!) Kamu lokomotifinin kömürü bitmiş, istasyonda gayet güzel yatıyordu! Kömür atıp yeniden çalıştırmanın gayesini gerçekten anlamıyorum (!) Hiç iş yapmasanız da maaşınızı alacaksınız. Hem iş yapmayınca hata da yapmazsınız. Hatanız yoksa verecek hesabınız da olmaz! Sabah 9-10 gibi işe gelin, evrakları imzalayın, bir iki toplantıya başkanlık edin, hatta birçok toplantıya yardımcılarınızı gönderin, Hükümet Konağı'nda sıkılırsanız İl Özel İdaresi'ndeki makama geçin, sonra konağa geçip keyif sürün. Arada dini gün ve gecelerle ilgili mesaj da yayınladınız mı tamamdır...! Yoksa toplum sizden istihdam yaratıcı projeler ister, kamuda düzen ister, yarım kalan projelerin tamamlanmasını ister, şehrin geleceğine dokunan işlerde gayret bekler, yorulursunuz… Değer mi? Bence değer! Uzun bir aradan sonra yakalanan bu sinerji ve devlet-millet kaynaşması fırsata dönüştürülmeli, şehrin geleceğine dokunmak için el birliğiyle hareket edilmeli! Sadece yönetim kademesinin gayreti yeterli olmayacak elbet! Siyaset mekanizması da bu anlamda destekleyici güç olmalı. Topyekûn bir seferberlik başlatılırsa şayet, işte o zaman tadından yenmez! Ne diyorsunuz? Bu kez başarır mıyız?
YORUM YAZIN
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!01 Ağustos 2024 İhmal edilen neslin şehri yıkımı nasıl durdurulacak?
|