KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
06 Kasım 2024 Çarşamba
°C
Hakim Bayraktar
bingolonline@hotmail.com

Rüşvet çarkı ve derenin suyu...

30 EYLÜL 2018 PAZAR 17:31
22
22400
30
AA aa

Döviz endeksli ulusal kriz, masanın yegâne konusuydu.

Herkes kendince nasıl etkilendiğini dile getirirken, fırsatçıların yarattığı derin çukurdan da dem vuruluyordu.

Haliyle makro ekonomiden uluslararası ekonomiye, siyasetten kamu yatırımlarına kadar birçok söylemin geliştiği masada herkesin üzerinde hemfikir olduğu konu, tabi ki yerli ve milli üretimden yoksunluğumuzun açtığı derin yaraydı.

Kamu yatırımlarının konuşulduğu anda masanın diğer ucundaki bir arkadaşın söylemi, şaşırtıcıydı ve sohbetin seyrini değiştirecek nitelikteydi.

Söylemin özeti, kamudaki rüşvet çarkıydı.

Aslında bilindik bir konuydu ama verilen örneklerin türleri, rüşvet çarkının büyüyen dişlilerinin arasında ezilenlerin sancılarıyla doluydu.

Kamu ihalelerini kazanıp işini yapan yüklenici firmaların hak edişlere karşılık ertelenen imzaların biran evvel atılması için alınan son model cep telefonları, ödenen telefon faturaları ve kredi kartı borçları, taksitler, takım elbiseler ve dahası…

Bunlar basit, devede kulak örneklerdi tabi ki...

Basit alımlardan bile nemalanmaya çalışanlara rastlamanın mümkün olduğu şehirde, büyük ihalelerden pay kapma yarışında bulunanların varlığını inkâr etmek bile gülünç olur.

Bu konuda “filan kurumda filan şahsa şu miktarda para ödedim” diyenlerin sayısı inanıyorum ki bir hayli fazladır. Ki, vakti zamanında belgeli bir rüşvetin üzerinin yine kamu yöneticileri ve kısmen siyasiler tarafından örtüldüğü şehirde bu çarkın dişlilerini kırmak elbette kolay olmayacak.

Orta Asya'daki bir ziyaretimde “Burada rüşvetsiz iş olmaz. En küçük bir işinizi bile rüşvetle çok basit bir şekilde halledebilirsiniz. Çünkü sistem buna müsait” denmişti.

“Bu kadar da olmaz herhalde” desem de, aradan geçen zamana kıyasla Türkiye'nin de benzer bir tabloya büründüğünü üzülerek belirtmekteyim.

Sohbetin rüşvet konulu kısmında “Alan kadar veren de suçludur. Rüşvet veriyorsa o da masum değildir” dediğimde arkadaşımın refleksi şöyle olmuştu; “Mecbur bırakıyorlar. Adam işini yapmış, hak edişini alıp ödemelerini yapması lazım ama ilgili personel binbir bahaneyle ödeme sürecini öteliyor. Adamı mecbur bırakıyorlar. Adam da ödemesini biran evvel alabilmek için denileni yapıyor…”

Şimdi merak ediyorum, rüşvet alarak lüks arabalara binen, ev/ler alan, çoluk çocuğunu özel okullarda okutan, fiyakalı giyinip bir müteahhitten daha fazla harcama yapabilen 3-4 bin TL maaşlı bir kamu görevlisine sorulamıyor mu “Bu derenin suyu nerden akıyor?” diye…

“Rüşvet isteyeni en üst makamlara şikâyet edip gerektiğinde suçüstü yapılıp bu rezillik ifşa edilmeli, gereği yapılmıyorsa belgeleriyle basın önünde gereken yapılmalı” dediğimde ise aldığım yanıt şuydu; “Şikâyet etsen başın ağrıyacak. Birileri araya girecek, bu işin üzeri kapatılacak ama çark yine işleyecek, olan senin gelecekteki işlerine olacak”

Yani insanlardaki mali kayıp korkusu, her türlü rezilliği görmezden gelinmesi için en yeterli sebep olarak önümüzde duruyor. Bu yüzden birileri rüşveti isterken ‘helal-haram' dairesini önemsemediği gibi birilerini de vermek mecburiyetinde bırakıp kendisiyle birlikte ateşine ortak edebiliyor.

En kritik nokta ise insanların “namazlı niyazlı adamdır” diyerek birilerine bunu yakıştıramamış olmamaları. Birkaç yıl önce taahhüt işleri yapan bir işadamı arkadaşım “filanca kurumdaki filanca kişiye ödeme yaptım. Yapmasam işim yürümüyordu” demişti.

Aradan birkaç ay geçmişti ki, bahse konu kişiyle bir araya geldiğimizde kamudaki bu durumu ima edici bir sohbette bulunmuştum. Şahsın takındığı o adalet ve dürüstlük tavırları, abdest, namaz, niyaz, Allah, Kur'an… Ben kendimden şüphe etmeye başlamıştım.

Allah, Kur'an, iman diye her türlü yemini sarf edip tefeciliğin alasını yapanları, ocakları söndürenleri, milletin malına konanları da görüyoruz, rüşvet çarkının bir dişlisi olanları da… Ama en iyi temizlenme yöntemi nedir? “Dinin istismar edilmesi”

Hz. Ali'den nakledildiği rivayet edilir ki, “Bir kimsenin güvenilirliği için secdesine değil, emanete ihanet edip etmediğine bakınız”

Devletin parası kamu görevlisine emanettir. Onu doğru ve hak ettiği şekilde kullanmak o kişilerin görevidir. Bu çerçevede, namaz kılması o kişinin güvenilir olduğu, haram yemeyeceği, rüşvet almayacağı manasını taşımaz.

Ruhunu dünyaya adayanların helal dairesinden uzak, mal hırsıyla her türlü çirkinliğe bulaşması, ahiretini yok ettiğinin göstergesidir. Rabbim ıslah etsin diyelim.

Her kim ki, çoluk çocuğunun boğazından haram lokma geçirmekten korkmuyor, yaptığı fenalıkları çeşitli bahanelerle örtbas ediyorsa, vay ki vay haline.

Az olsun ama helal olsun. Rabbim cümlemizi aza kanaat edenlerden, rüşvet verenden ve alanlardan uzak eylesin. Amin.

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_63959)
31 Ekim 2020 Cumartesi 18:35
AKP milletvekilleri, ıl başkanları falan filan götüren kim olursa olsun asıl kötü olan haksızlıkların cezalandırılmaması. ne halk nezdinde ne de mahkemelerde kısacası sözün bittiği yer...
Misafir Kullanıcı (@Misafir_35094)
14 Aralık 2018 Cuma 17:41
SEVGİLİ DOSTUM ONLAR RÜŞVET KABUL ETMİYOR Kİ....HE....DA....YE...
Misafir Kullanıcı (@Misafir_33188)
19 Kasım 2018 Pazartesi 19:09
Derenin değil ,değirmenin suyu olmalıdır.Yazar Bey
Misafir Kullanıcı (@Misafir_32213)
26 Ekim 2018 Cuma 08:39
Üniveritenin arazisi var devlete ait öğrenci yurdu niye yapılamıyor onu da yazın. DEVLET parasıyla yapıp Yapıp kiraya verip yine devletten alanı da yazın. Garip gurebanın vebali yok mu yazık yazık heryer sistemi kurmuşlar. Millete yazık devlete yazık. Allah'tan gerçek manada korkan bir toplum olsak kuldan kormayan sizler gibi topyekün herkes yasa ve karşi çıksa böyle olmazdı. slm
Misafir Kullanıcı (@Misafir_32103)
21 Ekim 2018 Pazar 20:14
Hakim bey bu memleketin en çok kanayan yarasına parmak basmışsınız. Maalesef bugün bu çarkın içinde en çok olanlar bizim oyumuzu verdiğimiz insanların en yakınları. Bugün bir siyasinin yakını isen her türlü gayrimeşru yollar sesin için mubah.İlginç bir şekilde halk da bu konuda o insanların bu durumunu gayet normal karşılıyor.bu toplum parayı her şeyden çok sevdiği sürece kimseden ahlaki davranış beklememek lazım.Ha bu bingöle mi mahsus hayır ülkenin her tarafı bugün bu durumda.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_35815)
28 Aralık 2018 Cuma 12:14
@Misafir Kullanıcı ne alaka ya. bugüne kadar ne yaraya parmak bastığı var.güçlü nerdeyse oda orda. bingöl sanki ondan bir şeymi bekliyor. lafa bak ya
Misafir Kullanıcı (@Misafir_32088)
20 Ekim 2018 Cumartesi 10:00
Islerimiz yürüsün diye telefon açtık önemli yerlere torpil yaptık rüşvet verdik rüşvet aldık kul hakkı yedik kisacasi muslumaniz diye geçiniyoruz ya onu bile beceremedik gelecek kaygısı için yapmadığımız şey kalmadı menfaatçi bi toplum olduk.Yeni yetişen nesil de AHLAK olmadığı sürece bu çark devam eder.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_31900)
15 Ekim 2018 Pazartesi 10:34
Yazı güzelde sonuç yok. Bir iki isim verseydiniz memleket nasıl düzeliyordu, o çark nasıl kırılıyordu görürdünüz. Ama işte değil sizde kimsede o isim verme cesareti yok. o yüzden bu yazı biraz amaçsız ve sonuçsuz öylesine yazılmış bir yazı olmuş...
Misafir Kullanıcı (@Misafir_31808)
11 Ekim 2018 Perşembe 13:00
geçtiğimiz günlerde işkur aracılığı ile okullara özel güvenlik personelleri alındı. Alımlar kura ile yapıldı fakat yedek liste için herhangi bir kura çekilmedi. Kuradan ismi çıkan 16 veya 17 kişinin güvenlik sertifikasına sahip olmadıkları belirlendiği için alımları iptal edildi. peki bu 16-17 kişi için kura çekilmediğine göre hangi eller tarafından kimler torpille özel güvenlik personeli yaptırıldı? Bu konu ile ilgili detaylı bilgileri gazeteci olarak işkur yetkilileri ile görüşebilirsiniz. Bu konuyu lütfen medyanızda gündeme getirin millete gına geldi artık, lütfen gündemleştirin..
Misafir Kullanıcı (@Misafir_31785)
10 Ekim 2018 Çarşamba 08:53
hakim bey bu şehirde para akıtılan her işin peşine düşünüz, araştırınız, röporatjlar yapınız. yapılan tesisler ne durumda memlekete faydaı var mı yoksa atıl durumda mı lütfen bu konuları gazeteci olarak araştırıp konuyla ilgili makaleler yazınız. Mesela bir organize sanayi müdürünü ziyaret ediniz bugüne kadar ne yaptılar ne ettiler, yaptıkları binalar iş görüyor mu yoksa çürümeye mi terk edilmiş, işletmeler faal mi değil mi, iş durumları nasıl bunlar şehrimizin ve ülkemizin geleceği açısından çok önemli. Birlikleri ziyaret edip onlarla da görüşünüz, memlekette faydaları var mı yok mu?
Misafir Kullanıcı (@Misafir_31784)
10 Ekim 2018 Çarşamba 08:46
Organize sanayi bölgesinde 2,4 milyon tl ye yapılan sözde çağrı merkezi binası taahhütsüz yapılmış ve 3 yıldır bina boş ve atıl durumda. yakında bakımsızlıktan çürüyüp gidecek peki bu işten kimler kar etti, kapalı kapılar ardında kimler kar etti ve bir de zarar eden taraf kim? Zarar eden taraf devletimiz, milletimiz ve özellikle de Bingöl halkımız olduğu kesindir, kar eden taraflar da aslında bellidir ama bu zararın sebebi olanlara ne bir ceza ne görevden almalar. Adeta görevlerine devam ettirilerek ödüllendiriyorlar. Böyle yöneticilerimiz olduktan sonra elbette ekonomik çıkmazlara gireriz.
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın