Seçime dairUzun bir aradan sonra yeniden yazabilmek… Kelimeleri birleştirmek, ana temayı sayfaya dökebilmek, en azından ‘meramımı anlatabilmek' pek de kolay olmayacak sanırım… Hısımlıklar nedeniyle ‘Taraf olmamak, sonuca etki etmemek ve adil bir süreç işlemesine katkıda bulunmak' adına susmak zorunda kalmak, söylenecek çok şey var iken sözcükleri boğazda düğümleyip bırakmak, ciğerleri şişirmeye yetti de arttı bile. Ama seçim bitti, söylenecekleri kısa da olsa paylaşmak gerektiği kanaatiyle süreci başından buyana özetlemek istiyorum. AK Parti cephesinden bakınca; İl teşkilatında yeniliğe gidilmesi ve siyaseten önemli bir tecrübe olarak öne çıkan Yusuf Coşkun'un teşkilat başkanlığına getirilmesini ise ‘sağlıklı bir karar' olarak görüyorum. Teşkilata getirilen yeni bazı isimlerin pek katkısı olmadığı ve yeterli çalışmaları yürütmediği kanaati yaygın olsa da, il başkanının kendi enerjisiyle bu açığı kapattığı görüşündeyim. Bakan Bey'in hakaret ve iftiralar karşısındaki tutumunu, sabrını ve ileri görüşlülüğünü de takdir etmek lazım. Bunca hakaret hangimize yapılsa, rakibimizin ekmeğine yağ sürmek pahasına da olsa ‘bir karşılık verelim' diyebilirdik ama Bakan Bey oldukça sabırlı ve devlet adamlığına yakışır bir tavır sergiledi. Semeresini de aldı tabi ki. Cevap hakkını bıraktığı halk, sandıkta sözünü söyledi. “Adalet, barış, kardeşlik ve özgürlük” teması üzerinde duran Yücel Barakazi'nin bu temel ilkelerinin çoğunlukla siyasi içerikli olduğu algısı bulunsa da, aslında ‘onu kabul ettiren en temel özelliği', rakip partilerin ofislerine kadar gidebilmesi, hoşgörüye olan inancı ve mütevazı kişiliği oldu. Halkın en temel beklentisi elbette ‘hizmettir' ama duygusal beklentilerin başında ‘toplum içinde görelim' olgusu yer alıyor. Sabahın 6-7'sinde çarşıda karşılaşacağınız bir belediye başkanı olacağını şimdiden belirtebilirim. İstişareye önem vermesi, hakka hukuka her zamankinden fazla riayet edilmesi, hizmet noktasında da beklentileri karşılaması, onu, uzun süren bir yolculuğun yolcusu kılacaktır. “Tekrar hayırlı olsun, Allah utandırmasın” diyor ve başarılar temenni ediyorum. Muhalefet yaklaşımları ve gizli görüşmeler; “Ne kadar zarar verebilirsem kârdır!” mantığıyla yürütülen siyasetin aslında ‘kendisine zarar vermekten' öteye geçmediğini, seçim sonuçlarıyla bir kez daha görmüş olduk. Bingöl'de, Genç'te, Solhan'da, Karlıova'da, diğer ilçe ve beldelerde AK Parti'nin kaybetmesi için başlatılan bir seferberlik olduğu herkesin malumuydu. Bir yandan AK Partili olduğunu söyleyen, diğer taraftan karşıt seferberliğin baş mimarlarından olanlar, ‘ben yoksam siz de yok olacaksınız' mantığını aşamamış, nihayetinde sandıktan çıkan sonuçla ‘mezro' ile bir kez daha tanışmışlardı. Şöyle bir tez ortaya koyacak olursak; tüm güçler birleşip AK Parti'ye kaybettirecekti. “Derdimiz AK Parti değil …..'dir, onun kaybetmesi lazım” denilse de! Hesap bu yöndeydi. Fakat sonrasını kimse konuşmuyordu. AK Parti kaybettiğinde, bir sonraki seçimde kim, kime sıra verecekti? Mesele bu ya! Kim feragat edecekti? Sanırım o günün şartlarında da bu kez bir birlerini diskalifiye etmenin yollarını arayacaktılar. Şu mantığı da çözebilmiş değilim! AK Parti'nin kazanması, hangi seçilmişin geleceğine dair bir garanti verebiliyor? Geçmişe bakınca, bir seçimi kazanmanızın ‘kalıcı olduğunuz' anlamına gelmediğini görüyoruz. Tıpkı, kaybetmenizin ‘gideceğiniz' anlamına gelmediği gibi… Siyasette bir duruş sergilemek gerektiği inancındayım. “Ben varken iyi, ben yokken tu kaka” denilmemeli. Önce bir partiden aday adayı olacaksınız, yer verilmeyince rakip partiye koşacaksınız. İsim kim olursa olsun benim nazarımda önemli değil. Ali olur, Veli olur… Fiiliyata bakılmalı. Kişinin birden fazla siyasi görüşü olmamalı. Tek cümleyle özetleyecek olursak, kişi, “Ya olduğu gibi görünmeli, yâda göründüğü gibi olmalı.” Herkes yapacağını yaptı, halk sandıkta sözünü söyledi. Siyasi partiler neden kazandıklarını, ya da neden kaybettiklerini değerlendirebilir, sebep-sonuç ilişkisini analiz edebilirler. AK Parti'nin başarısı “Teşkilatın ve adayın başarılı çalışmaları, halkın Başbakan Erdoğan'a olan inancı ve büyüyen istikrara güveni” olarak özetlenebilir. Muhalefetin kaybetmesinin sebebi ise “Sivri dil, gönüllere dokunamamak ve zayıf bir liderin varlığı” olarak yorumlanabilir. Seçim sonucunu beğenmeyenlerimiz olabilir. Her fırsatta “Memleket için hayırlısı kimse o olsun” duasını ediyorduk hepimiz. O halde sonuca rıza göstermek durumundayız. Demek ki, hayırlısı buydu. Artık sonucu tartışmak yerine bundan sonraki süreçte memlekete neler yapılacağı ve nasıl yapılacağı üzerinde durmalıyız. Selam ve dua ile…
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 01 Nisan 2025 Bir barış elçisi geçti Bingöl'den…08 Kasım 2024 Algılar ve olgular!14 Eylül 2024 Bingöl'e uzay üssü ve gözlemevi yapılsın!04 Eylül 2024 Bingöl için 'ben varım' diyecek babayiğitler aranıyor!
|