Birinin atından inmesi gerekiyorduHikâyeyi duyanlarınız olmuştur. Çöl aşırı yolculuğa hazırlanan bir Arap, akşamdan kendisinin ve atının tüm ihtiyaçlarını hazırlayarak sabah erkenden yola çıkar. Uçsuz bucaksız çöldeki yolculuğunun bir yerinde, yere yüzükoyun yığılmış birine rast gelir. Yanına yaklaşıp derdini sorar. Yerdeki bu adam, jest ve mimikleriyle susuz ve yerinden kalkamayacak kadar bitkin olduğunu anlatmaya çalışır. Yolcu atından iner, adamı doğrultur, toz dumandan yüzünü ağızını temizler, heybesinden çıkardığı sudan, bu adam lıkır lıkır içer. Yolcu; tanımadığı bu adamın, kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gideceğini sorması için onun kendine gelmesini bekler. Bir süre sonra, yavaş yavaş yerinden doğrulan bu adam, yolcuya doğru adım atar. Yolcu, adamın kendisine teşekkür etmek için sarılacağını düşünürken adam birden yolcuyu kavradığı gibi yere yığar ve kınındaki kılıcını kaptığı gibi boğazına çullanır, atın yuları da adamın eline geçmiştir artık. Yolcu, şaşkın bir o kadar da çaresizidir. Adam, yolcuya soyunmasını söyler, Yolcu soyunur. Adam; onun varını yoğunu, her şeyini alır. Yolcu, çöl sıcağında çırılçıplak ortada kalmıştır. Adam, yolcunun atına biner, heybesinden çıkardığı ekmeğinden yerken kıs kıs sırıtmaktadır. Ata binip birkaç adım gittikten sonra çaresiz yolcu, onun arkasından seslenir. Adam, pişkin pişkin dönüp yolcunun isteğini dinler. Yolcu: “lütfen kimseye bu olup bitenleri anlatmayın, kimse duymasın?” der. Adam: “duysa ne olur, hem sen zaten birkaç saat sonra öleceksin” der ve yoluna devam eder. Yolcu, adamın arkasından: “olsun sen yine de kimseye bu olup bitenleri söyleme” diye seslenir. Adam, epey gittikten sonra, hileyle her şeyini aldığı bu yolcunun kendisinden, neden kimsenin bu olup bitenleri duymamasını istediğini merak eder. Bu soru kafasını kucaklayıp durmaktadır. Geri döner. Yolcunun uzağında durup, olup bitenleri neden söylememesi gerektiğini, bilmek istediğini söyler. Yolcu; “ şu anda yeryüzünde yaptığı iyeliklerle birçok garibanın, birçok fakirin umudu olmuş iyiliksever insanlar vardır. Olur ki bu olup bitenlerden etkilenip iyilik yapmaktan vazgeçerler. Söyle me de iyilik ağacı kurmasın” der. Adam: Adam bir soru daha sorar? Yolcu: Adam: Yolcu, adamı da arkasına bindirir yola devam ederlerken, adam; yolcuya “benim sana zarar vereceğim, ihtimalini bildiğiniz halde neden atınızdan indiniz?” diye sorar. Yolcu: Ancak aynı küre-i arz, eğer hala dönüyorsa, atından inenlerin sayesinden dönüyordur. Zira o, başını bir gezegene çarptıktan sonra var olan devletçiklerin ve kurmayı hayal ettiğiniz devletçiklerin hiçbir anlamı kalmayacaktır. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana ha wil ha wil… YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 03 Ağustos 2015 Hükümet bu defa memurları memnun edecek mi?30 Nisan 2015 7 haziran'a doğru giderken11 Nisan 2015 Aman dikkat gençler!04 Kasım 2014 Çözüm süreci ve kendi ayağına sıkan hdp
|