Sizi bilirim, öğretmenlerim
Siz, toprak anadan çok şey öğrendiniz. Onun kadar cömert olmaya, onun gibi hiç tükenmeden dağıtmaya, onun kadar sabırlı olmaya, en tahammül edilmezi engin sevginizle yontup topluma kazandırmaya, karbondioksiti oksijene dönüştüren klorofil döngüsündeki güneş olmaya geldiniz.
Siz, heyecan ve yaşama sevincini kaybedenlerin kendileri, yaşasa bile, ruhlarının öldüğünü öğrencilerine hatırlatmaya geldiniz.
Onlara, gençliğin sadece insan ömrünün ilk ve erken döneminden ibaret olmadığını, onun bir akıl ve idrak aşaması olduğunu hatırlatmaya geldiniz.
Hayatta, başarı ile başarısızlığın iç içe olduğunu ve bunların, sudaki dalgalar gibi birbirini takip ettiğini bir kere daha dillendirmeye geldiniz.
Öğrencilerine, öğrenme uğruna yaşadıkları her sıkıntının bir ödülün hazırlayıcısı olduğunu müjdelemeye geldiniz.
Hedefe giden yolda, bugüne kadar samimiyetle atılan adımların sonuçsuz kaldığına kimsenin tanık olmadığını haykırmaya geldiniz.
Mutluluğun yollarından birinin; üzerinize düşeni yaptıktan sonra, zafere ve yenilgiye aynı derecede hazır olmak olduğunu onları inandırmaya geldiniz.
Onlara mümkünse, önce içindeki düşmanlık duygusuna düşman olmaları gerektiğini öğretmeye geldiniz.
Gönüllere kardeşlik, sevgi ve saygı tohumunu ekmeye geldiniz.
Ülkesini kalkındırmayı şiar edinen, milletini seven, değerlerine bağlı bir neslin yaşayacağı bir dünyanın temelini atmaya geldiniz.
Öğrencilerine, geleceğinin şafağına ulaşabilmenin yolu, yüreğindeki cevheri işletmekten geçtiğini hatırlatmaya geldiniz.
Önlerindeki yollardan birinin ilime, erdeme ebediyete; diğerinin karanlığa zulme gittiğini ve kendilerinin birincisini takip etmeleri gerektiğini ikaz etmeye geldiniz.
Kendi ikballeri için yaşadığını zannedip yaşarken başkalarını yok eden, kendisi de bir ot bile olmadan ölüp gidenler ile yaşamı boyunca başkaları için kendisini tüketmekten çekinmeyip yaşayan ve böylece ebedileşen insanlar arasındaki farkı gönüllere nakşetmeye geldiniz.
Hastaya değil, onun içindeki mikroba savaş açan ve zararlı her türlü ayrık ottan öğrencilerini koruyup onlara gül bahçesini hazırlamaya geldiniz.
Sizi bilirim öğretmenlerim,
Siz; bir kere daha üzüntünün, karamsarlığın, yükselme yeteneğinin önündeki en büyük engeller olduğunu ikaz etmeye geldiniz.
Cehalet denizini paramparça etmeye geldiniz.
Erdemle, saygısızlık arasına set olmaya geldiniz.
Olanla olması gerekeni gönüllere nakış etmeye geldiniz.
Filizlenen bu körpe dimağlara, başkaları olmakla kendisi olmak; taklit etmekle, otantik olmak arasındaki ince çizgiyi ayırt etmeye geldiniz.
Gelmekle ne iyi ettiniz.
İçinizden bazılarınızın, daha birkaç ay önce uğurladığınız öğrencilerinize sıcak bir merhaba demeye gelişiniz ne güzel!
Güneşin sadece, her şeye rağmen umudu olanların karanlığını aydınlattığını, bir kere daha haykırmaya gelişiniz ne güzel.
Arzın bütün renklerini barındıran ışık dolu gözlerinizle, nice gözlere ışık kaynağı olmaya gelişiniz ne güzel!
Öğrencilerinizin zor zamanlarında sukut uçurum gibi büyüyünce, sözcükler gölge kadar sessizleşince, sizin tam da o an, gönüllere baharı müjdelemeye gelişiniz ne güzel!
Kelimeleri, kirli libaslarından kurtararak bir kelebek hafifliğiyle, bir yıldız parlaklığıyla sınıflarda bir kere daha kullanmaya gelişiniz ne güzel!
Mehtap gibi, yakamoz gibi en kaba görüntüyü, en dayanılmaz kabalığı muhteşem bir manzaraya dönüştürmeye gelişiniz ne güzel!
Her hecesinde bir dünyanın gizli olduğu sözcükleri, öğrencilerinin beynine nakşetmeye gelişiniz ne güzel.
Onlara her gün kucak kucak umut taşımanızı onlar asla unutmazlar bilirsiniz.
Sınıfın bir köşesinde öğrencilerinizden birinin umutsuzluğa düştüğünü, onun heyecansız olduğunu görünce, “dersleri bir şölene dönüştürmeliyim” çırpınışlarınızın bir kamera titizliğiyle kaydedildiğini öğrencilik yıllarınızdan siz çok iyi hatırlarsınız.
Evet evet, her öğrenci; kendi öğretmenin her hareketine, her jestine, mimiğine odaklanmış bir kameradır.
Evet; siz, öğrencileri için verilen bir kutlu kavgayı zaferle taçlandırmayı cümle âleme göstermeye geldiniz.
En önemlisi bir idealin bayrağını memleketimin okullarında dalgalandırmaya geldiniz.
Vazifenizin kutlu, yolunuzun çetrefilli, mücadelenizin ağır olduğunun bilincinde olan siz, ey öğretmenlerimiz! Çocuklarımızın sınıflarına bir kere daha hoş geldiniz.