KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
21 Mayıs 2025 Çarşamba
°C
M. Maşuk Uslu
uslumasuki@hotmail.com

Çoraklaştırma operasyonunu işıd'iniz!

30 EYLÜL 2014 SALI 07:20
0
1794
0
AA aa

Ortaya çıkan IŞİD trajedisi, bu coğrafyanın kadim kültürünün kaynağını çoraklaştırma operasyonundan başkası değildir.

Bundan dolayıdır ki bir kere daha haykırmak istiyorum.
Oyun çok büyüktür!

Evet, IŞİD ikinci bir çoraklaştırma projesidir.

İlk çoraklaştırma operasyonu, El-Kaide üzerinden Kadim Horasan'ın kalbi, Afganistan, Pakistan Bangladeş ve Keşmir dörtgeninde gerçekleştirildi.

Ve maalesef oyun kurucuları kendi açısından başardılar.

Eski Horasan denilen buralar; sekizinci yüzyıldan buyana, İslam geleneğinin ilim ve İrşad üreten merkezi konumundaydı. Bu havzadan büyük âlimler, büyük filozoflar, büyük edebiyatçılar, matematikçiler çıktı.

Muhyiddin-i Arabi, Abdulkadir Geylani, Cüneydi Bağdadi gibi alimler aracılığıyla; Şam ve Bağdat üzerinden buralara yayılan tasavvufi gelenek, Buhara, Belh, Semerkand, Rey, Kandehar, İsfahan, İslamabad başta olmak üzere; Abdulhalik Gücdevanî'den onun talebesi Buharalı Muhammed Bahauddin (Şah-I Nakşibendi Hazreteri)'ne, Ahmed Yesevi'den Aladin Attar ve Zahid Bedahşi'ye, Mevlana'dan Hacıbektaş-ı Veli'ye, Hacı Bayram-ı Veli'den Gülşehri'ye, Muhammed Taxi'den, Elburuni'den Feridn-u Attar'a, Muhamad İkbal'den Mevdudi'ye, Rubguzi'den Ömer Hayam'a, Şeyh Maşuki Tusi'den Hallacı Mansur'a Eşari'den, Maturidiye, anlayışlarına kadar bir çok düşünür ya da düşünce buradan çıktı.

Yine bu havzadan beslenip bizim coğrafyamızın her biri büyük bir düşünür olan; Şeyh Edebali'den Hoca Akşemseddin'e; Ali Şir Nevai'den, Ömer Muhtar'a; Yunus Emre'den, Faqi Teyran'a, El Cezeri'den Ahmedi Xane'ye, Muhammed Fuzuli'den Sadi Şiraz'iye, mutasavvıf Sülemi'den İmam Gazali'ye, Said-i Nursi'ye kadar daha nice bilge düşünür mutasavvıf, filozof şair, edip, bu havzanın ürettiği bilgi birikiminin meyve veren şahsiyetleridir.

Bağdat, Şam, Halep, Diyarbakır, Konya Kırşehir, Bursa, İstanbul, Ruha (Urfa), Mardin, Yenice, Saraybosna, Yanya, Kırım, Bahçesaray gibi merkezlerde de buralardan kök saldı.

İşte şimdi IŞİD üzerinden bu ikinci bölge çoraklaştırılmak isteniyor.

Bir başka açıdan; Felsefenin yani düşünce üretmenin İslamcası olan tasavvufi geleneğin kök saldığı bu havza IŞİD gibi eli kanlı örgütler üzerinden çoraklaştırılmak isteniyor.

Oyunun büyüklüğünü anlamak için, Afganistan'a bakmak yeterlidir.

Artık, Afganistan, Pakistan yukarıda saydığım gibi büyük âlim üretemez noktaya El kaide üzerinden getirildi.

Şu an derin düşünecek konumda da zaten değiller ve maalesef o havza çoraklaştırıldı.

Esasen tüketim ve haz üzerine kurulu anglo sakson (ABD İngiltere) ki buna ben post modern haçlı seferlerinin Truva atları diyorum, nereye gittiyseler orayı çoraklaştırdılar.

Bunlar, önce Habeşistan coğrafyasını önce Somali, Cibuti, Eritre gibi ülkelere ayırdılar: her bir ülkeyi de aşiretler arası kavganın sahnesine dönüştürdüler, oraya Birleşmiş Milletler aracılığıyla gittiler ancak orası hala kan gölü durumunda ve artık eski Habeşistan çoraktır maalesef…

Ardından Afganistan'a girdiler, bu coğrafya en büyük çoraklaşma olan manevi çoraklaşmanın pençesine buraya ihraç ettikleri El kaide üzerinden düşürdüler.

Artık Pakistan, Keşmir, Bangladeş, Afganistan ağır bir imaj kaybını yaşıyorlar.

Afganistan istikrarsızlaştırıldı. Bir zamanların ilim menbası olan bu coğrafya, aşiretler ve mezhepler arsı kavganın meydan sahası haline getirildi. Bunun sonucu, Afganistan'dan üç milyon göçmen, Pakistan'a sığındı. Bu durum Pakistan'ı fakirleştirdiği gibi onun sosyolojisini de derinden sarstı.

İkinci bir çoraklaştırma havzası olarak bölgemiz, seçilmiş durumda.

Bu çoraklaştırmanın doğrudan mağdurları: Şam, Bağdat, Halep iken bu bölgeden oluşacak göç dalgasıyla, dolaylı çoraklaştırmaya maruz kalacak olan ülke de Türkiye'dir.

Evet, savaştan kaçanlara kucak açmak hem insani hem İslamidir. Ancak Yerlerinden olanlar uzun süre yurtlarından ayrı kalırlarsa bu durum kendilerinde psikolojik taramalara yol açarken sığındıkları toplumda da sosyolojik travmaları tetikleyecektir.

Belli ki bu coğrafyada çoraklaştırmaya karar verenler, savaşı mümkün olduğu kadar uzatma hesabı içindeler.

ABD'nin yakın zamanda “IŞİD ile mücadelemiz uzun solukludur” açıklamasının Türkçesi maalesef budur.

Savaş uzadıkça uzasın isterler.

Derken, IŞİD diye bir örgüt tedavüle sokulur. Kısa sürede Bağdat'a bir saatlik mesafeye, Erbil'e bir buçuk saatlik mesafeye kadar yaklaştırılır; sonra hava saldırılarıyla geri püskürtülür.

Irak ordusu, Musul travması üzerinden tekrar toparlanmak için aylarca hazırlık yapar; tam IŞİD'a karşı taarruza geçmek üzereyken yanlışlıkla (!) ABD uçakları cephaneliğin üssüne saldırır ve 70 askeri öldürülür.

Bu yanlışlıkla öldürmeleri biz Afganistan'dan çok iyi hatırlıyoruz.

“Sen misin bize sormadan, petrolü Türkiye üzerinden satmaya kalkışan” diye yakında, aynı ABD; Peşmergeleri de yanlışlıkla vurursa şaşmayın.

İkinci çoraklaştırma hareketine aslında Körfez savaşıyla start verildi.

Maalesef Bağdat Harun Reşitleri yetiştirmekten çok uzak.

Şam; bir zamanların İslam hukuku yanı sıra; ilmi cebir merkezi olmaktan uzaklaştırıldı.

Modanın ve otantiğin eski merkezi Halep virandır artık.

Edebiyatın ve musikinin neşvu nema bulduğu; Hewler, Botan bölgesi kendi derdiyle dertlenmektedir.

Yanı başında bunlar olurken; İstanbul, Diyarbakır, Konya, Bursa, Mardin, Urfa, Üsküp artık nasıl entelektüel düşünce geliştirebilsin.

ABD, Ankara büyükelçisinin 17 Aralık'tan bir hafta önce “çok yakında imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” sözünün ne anlama geldiğini idrak edememek çoraklaşmaya yüz tutmanın ilk adımıdır.

Çoraklaştırma operasyonun dış istihbarat servisleri yanı sıra CNN. BBC, Reuters gibi medya destekli harici aktörleri ile dahili versiyonları olan Gezi olaylarını, 17 -25 Aralık operasyonlarını da bu perspektifte okuyamazsak yanılırız.

Bize düşen, bu çoraklaştırma dalgasını önce durdurmak, ardından yeni bir dalga üretmektir.

Yeni bir dalga üretmenin yolu da düşünmenin, kanallarını sonuna kadar açmalıyız.

Gönül dilini diri tutmalıyız. Gönül dilini diri tutmazsak Avrupa'nın geçmişte baş başa kaldığı yüz yıl savaşları bizi de vurabilir.

Samuel Huntington'nun “Medeniyeler Çatışması” tezine karşı “medeniyetler havzasını” tekrar diriltecek düşünce bahçelerini inşa etmek zorundayız.

Çoraklaştırma operasyonunu şimdiden IŞİD'ip tedbir almazsak, İŞID üzerinden oluşturulacak çorak bir Ortadoğu tehlikesi günbegün bizi kuşatacaktır. 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın