KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
21 Mayıs 2025 Çarşamba
°C
M. Maşuk Uslu
uslumasuki@hotmail.com

Çözüm süreci ve kendi ayağına sıkan hdp

04 KASIM 2014 SALI 06:03
0
3361
0
AA aa

Sykes - Picot antlaşmasından yadigar kalan Kürt sorununa Marksist bir çizgide yaklaşan bir örgüt olarak ortaya çıkan PKK, zamanla diğer Kürt örgütlerini devre dışı bırakmasıyla; kendisini bu sorunun tek muhatabı gibi konumlandırdı. En azından dünyaya kendini bu şekilde tanıttı.

Devlet aklı, önceleri bu sorunu hafif gördü. Hatta devlet içindeki belli bir kesim; sorunu milli duygunun besleyicisi olarak telaki etse de, zamanla uluslararası istihbarat örgütlerin de işin içine girmesiyle, Türkiye'nin kendi iç meselesi olan bu sorun; bölgesel bir soruna dönüştü. Velhasıl gelinen nokta; bir Türk sorununun ortaya çıkmasına neden oldu.

Sorun, artık sadece “mağdurum” diyen Kürtler değil,  “Bayrağımı yakan,  en önemlisi bana silahını doğrultmuş bir kesimle; İzmir'i, İstanbul'u Ankara'yı Trabzon'u paylaşmak zorunda mıyım?” diyen bir Türk kesiminin varlığından da söz edecek boyuta evirildi.

Ak Parti, ilk defa diyalog seçeneğini denedi.  Ancak süreçte tek muhatabın HDP- PKK çizgisinin olması; sürecin ilerlemesine yönelik yanlış adımdı. Yanlıştı çünkü PKK, kendisini tüm Kürtlerin ulusal savunucusu gibi gördü. Bu durumdan faydalanarak kendi dışındaki diğer kesimleri sindirmek için birçok yönteme başvurdu. Bölgede kitleler arasındaki gerginliğin bir sebebi de bu dışlayıcı mantık olduğunu düşünüyorum. 

Çözüm süreci aşama aşama ilerlerken, gerek dış dünyanın, gerek içerdeki ulusalcı köşe yazarların; kafa karıştırıcı hamlelerine, Gezi olayları da eklenince, Kandil ve onun bileşenlerinde ayak diretme emareleri ortaya çıktı.

Oysa ne PKK, ne de Kürt siyasal hareketi, dünya egemenlerinin umurundaydı. Onların umurunda olan şey, bölge Kürtlerinin tamamı üzerinde kimin söz sahibi olacağıydı. Bu yüzden bir süre daha savaşa ihtiyaçları vardı; Türkiye'yi güçlendirecek barış sürecine tepkili olmaları da bu yüzdendi.

Beyaz Türklerin endişesi de; sorun çözülseydi, hiç sevmedikleri Erdoğan'ın efsaneleşmesi anlamına geliyordu ki, bu da onlar için hiç de tahammül edilecek bir durum değildi. Zira onlar için Erdoğan'ın karizmasının çizilmesi, yüzlerce, binlerce Kürt-Türk gencinin ölmesinden daha önemliydi.

Tam da Türkiye çözüm sürecini konuşurken 2013'te Türkiye'ye karşı çok geniş çaplı bir saldırı başlatıldı. Gezi olayları onun ardından yolsuzluk- hırsızlık soslu 17-25 Aralık yargı darbesinin bir hedefi de çözüm sürecini bloke etmekti. 

Derken bir baktık ki;  Barış sürecinin masası karıştı! 

Sürekli provokasyon ve darbe ihtimallerine dikkat çeken İmralı'ya saygıda kusur etmiyormuş gibi görünen HDP'nin içindeki bir kesim ve onun bileşenleri, sahada bambaşka işler yapmaya başladı. Bu kesim bir yandan hükümeti samimiyetsizlikle suçlarken bir yandan da Güneydoğuda paralel mahkemeler kuruyor, bölgeye yatırıma gelen iş adamlarını hacze bağlıyor, zengin iş adamlarının çocuklarını kaçırarak fidye ödemeye zorluyordu. 

Bölgedeki devletin kolluk kuvvetleri de aman çözüm süreci bozulmasın endişesiyle olup bitenleri seyretmekle yetinde. Aslında bu durum; HDP'nin işine gelmiyor değildi. Zira Diyarbakır, Batman, Muş, Van, Hakkari, Ağrı olmak üzere birçok ilçe ve köyde sandığı ablukaya alarak, vatandaşın iradesini ipotek altına aldığı bölge insanı için sır değildir. 

Gelinen nokta;  BDP- HDP çizgisi, yıllarca kahrolsun emperyalist ABD çizgisinden “Biji Obama” çizgisine evirildi.  Bir yandan ABD'nin en şahin odaklarıyla temas kurup diğer yandan da "anti-emperyalist" sloganlar atıp; zaman zaman da cihangir ağzıyla konuşan HDP, bu son sokak olaylarıyla fena halde kendi ayağına sıkmıştır.  Hükümeti çözüm sürecinde samimi göstermeme iddiası da kendi elinde patlamıştır.  Kabul etmek istemseler de bu böyledir.

Kabul etmekte zorlanacakları bir gerçek daha var. Nasıl binlerce faili meçhulün kanı eski ceberut devletin elinden damlıyorsa; son 6-8 Ekim olaylarında da ölen 40 civarındaki vatandaşın kanı da bu sokakları karıştıranların ellerinden henüz kurumamıştır. Sokaklara çıkanların bir kısmının da sokakları yakıp dökmesi, bu çağrıyı yapanların hamlesini yüzüne gözüne bulaştırmasına neden olmuştur. 

 Herkes biliyor ki, bu süreçte, masayı deviren taraf; dünya egemenlerine biraz daha silah satma imkânı verip yüzlerce Kürt -Türk çocuğunun ölmesinden başka bir şey yapmayacaktır. O egemenler ki; malum gittikleri bölgeyi yeniden düzenlemeden önce üzerinden siyasal, ekonomik ve askeri buldozerlerle geçiyorlar.
 Hürriyet ve demokrasi getirme vaadiyle gelip geride kaos bırakarak gelişmeleri seyrediyorlar. Şimdiye kadar olan maalesef buydu.

Senaryo açıktır:

 Batı koalisyonu,  Ortadoğu'yu; İsrail için daha az tehlikeli olabilecek şekilde, yeniden dizayn etmek istiyor. İsrail'in IŞİD'ı hala terör örgütü ilan etmemesi bunun kanıtıdır.

Bağdat'a yönelmişken birden Türkiye sınırındaki Kürt kantonu olan Kobaniye IŞİD'in yönelmesi; "kontrollü kaos" stratejisinin gereği olduğu açıktır. Bununla Türklerle Kürtler arasındaki duygusal kopuşu gerçekleşme gayretidir.
 Görünen o ki, Halklara düşman, çıkarlarına âşık dünya egemenleri, Diyarbakır'ı da çoraklaştırmak istiyor. Hem de IŞID paranoyası üzerinden kendi insanları eliyle.

ABD'nin hem YPG'ye hem IŞID'a aynı anda havadan silah atması, sözünü ettiğim çoraklaştırma stratejisinden başkası değildir.

Savaşı dengede tutma gereği, silahı daha az kalmış YPG'ye daha çok, IŞİD a daha az silah vererek birinin diğerine hemen üstünlük sağlamasını erteleme taktiğinden başkası değildir. Obama'nın IŞID'a karşı uzun soluklu bir mücadeleye hazırlanmalıyız açıklamasını bu açıdan okumak gerekir

Gelinen noktada,  tüm bu olup bitenler bize gösteriyor ki; Ortadoğu, IŞİD üzerinden çoraklaştırılıyor. Halep çarşısı gitti. Musul, Bağdat, Şam yok edildi, Mekke ve Medine'den sonra en çok sahabenin yattığı Diyarbakır'ı da Kürtçü bazı televizyonlar üzerinden iki yıldır tüm muhafazakâr, dindarlar“IŞİD'çidir” propagandasına tabi tutularak, her gördüğü sakallıyı IŞİD'çi sanma refleksiyle kitleler harekete geçirilerek çoraklaştırma operasyonu, Diyarbakır'a taşınmak istendi.

Kafası ezilerek öldürülen Yasin Börü dindar kimliğe sahip biri olmasaydı, başta tüm sol örgütler olmak üzere, BBC'den CNN İnternational'a kadar dünya medyası hem Yasin Börü'yü, hem de apartmandan zorla çıkarılarak öldürülen arkadaşlarından birer Deniz Gezmiş çıkararak hepimizin kafasına kazıyacaklardı.

Sonuç olarak, gerek çözüm süreciyle başlayan dönem, gerek “akil insanların” bölgeyi ziyaretlerinde görüldü ki; Kürt sorunu geçmişten gelen birçok trajik hikâyenin yegâne sebebidir. Ak Parti'nin elini taşın altına sokmasıyla ilk defa, Batı Anadolu'daki insanlar bu sorun kaynaklı, bölgede geçmişte yaşanan trajik hikâyelerle yüzleştiler ve özellikle beyaz Türkler birçok konuda “acaba” demişken, öte yandan taraflar birbirinin hikâyeleriyle yüzleşmeye başlamışken Kobani üzerinden bölgede çıkan olaylar, HDP ve bileşenlerine olan güveni sarsmıştır.

Bu da;

1- Olası bir HDP ve bileşenlerin egemen olduğu bir bölgede yaşamak, kendisinden başka kesimlere tahammül edemeyen Kuzey Kore'de yaşamaktan daha sıkıcıdır.

2- Doksanlı yılların şiddet ortamı içinde büyüyen neslin içindeki bir kesimin öfkesi IŞID'ı aratmamıştır.

3- Kürtlerde bugüne kadar hiç görülmemiş kalleşçe adam vurma hastalığı ilk defa nüksetti.  Tam da Kobani'den gelen iki yüz bin insana her gün üç defa sofrasını açan bir milletin çocuklarını arkadan yaklaşarak vuracak kadar kendi kültürüne yabancılaşmış bir kitlenin varlığı ileriki yıllarda sosyal hayatın birçok alanında güvensizlik duygusunu daha da derinleştirecektir.

4- En önemlisi, bundan sonra birçok kesim, artık HDP ve bileşenleriyle herhangi bir sebeple masaya oturacak olursa; iki defa düşünerek adım atacaklardır. Cumhurbaşkanlığı sürecinde HDP'nin seküler kesim üzerinde oluşturduğu olumlu algı, yerle bir olurken uzun vadede bu parti ve bileşenleri güven kaybına uğrayarak, adeta kendi ayağına sıkmışlardır.

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın