KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
28 Mart 2024 Perşembe
13 °C Parçalı bulutlu
Bünyamin Bayram
binbay12@hotmail.com

Kur'an'daki Bir Ayetin ve Peygamberin Bir Uygulamasının Çağlar Üstü iki Önerisi: 'Liyakat ve Adalet'

16 KASIM 2020 PAZARTESİ 10:15
8
7582
3
AA aa

Liyakat, bir işe ehil olmak ve bir işe layık olmak demektir. İşe hakkını vermek becerisidir. Bu beceri bir güzel ahlak prensibi olan emanete riayet etme temeline dayanmakta olup, eğitimle ve tecrübeyle kazanılabilir.

Verilen veya alınan her görev bir emanettir. İşi doğru ve düzgün yapmak demek, emanete uygun davranmak demektir.

Adalet ise, hak ve hukukla özdeşleşen bir kavramdır. Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Toplumda huzurun ve düzenin olması adalet anlayışının yaygınlığına ve yerine getirirliğine bağlıdır. Adalet herkese durumu ve konumu ne olursa olsun eşit ve tarafsız davranmak esasına dayanır. Adalet, bilgelik ve erdemle daha bir uygulama alanı bulur.

Hz. Allah, kitabımız Kur'an'ı Kerim'de, “liyakat ve adalet” kavramlarına hep vurgu yapmıştır.

Allah Nisa Suresi 58. Ayette, "Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür." veciz bir şekilde bu iki kavramı hatırlatmıştır.

Âyetin emanet ve adalete riayet emri ebedî ve genel bir düstur olmakla beraber, güzel de bir nüzul sebebi vardır: Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'yi fethedince, Kâbe'ye bakan Osman b. Talha kapıyı kilitlemiş, Kâbe'nin üzerine çıkmış ve anahtarı vermeyi reddederek: "Senin peygamber olduğunu bilseydim onu verirdim" demişti. Hz. Ali anahtarı zorla ondan aldı, kapıyı açtı, Hz. Peygamber içeri girerek iki rekat namaz kıldı, çıkınca amcası Abbas, anahtarı ve şerefli bir görev olan bakıcılığı kendisine vermesini istedi. İşte bu münasebetle 58. âyet nâzil oldu. Efendimiz, Hz. Ali'ye "anahtarı eski vazifeliye vermesini ve ondan özür dilemesini" emretti. Bu olay Osman b. Talha'nın da müslüman olmasına sebep teşkil etmiştir.

Tevhid inancının sembolü, Müslümanların kıblesi ve yeryüzünde inşa edilmiş ilk mabed olan Kâbe, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından “Hacc” ibadeti için insanların ziyaretine açıldığından beri günümüze kadar süregelen Kâbe hizmetleri olan; Kabe'nin bakımı, kapının ve anahtarlarının muhafazası, hacılara su temini, hacıları ağırlama gibi hizmetler farklı aileler tarafından yürütülmekteydi. İşte, bir önceki olayda anlatılan gibi Mekke'nin fethinden sonra eskiden beri devam ettirilen bu hizmetlerden uygun olanlar, Hz. Muhammed (S.AV.) tarafından ettirildi. Kabe'nin anahtarını üstlenen bu aile bugüne kadar, yönetimler, devletler, halifeler, sultanlar, emirler değişse de, anahtarlar ve kilitler zaman zaman yenilense de hep Kâbe kapısının ve anahtarlarının muhafızı olarak kaldı.

Hz. Allah, hak ve adalet konusunda bir ayette:

“O hâlde, ey Peygamber ve ey İslâm toplumunun önderi! Rabb'inin yolunda hedefe doğru adım adım ilerlerken, sağa sola sapmadan, yalpalamadan yoluna devam et ve sana emredildiği gibi dosdoğru ol! Sadece sen değil, günahlarından tövbe edip senin yanında yer alan diğer Müslümanlar da böyle olsunlar! Ve sakın ilâhî yasaları ihlal ederek yâhut hak ve adâlet sınırlarını aşarak azgınlık etmeyin! Unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyi görmektedir.” Hud:11/112

Bu ayet, bize işlerimizde dürüst olmayı ve işin hakkını vermeyi emreder.

Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), bir hadislerinde kendisine kıyametin ne zaman kopacağını soranlara cevap olarak şöyle buyurmuşlardır.

“İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” (Buhârî, İlim, 2.) diyerek, işin ehline verilmesinin önemin kıyametle kopmasıyla benzetmesiyle dile getirmiştir.

İşi ehline verme, aslında bir basiret ve feraset işidir. Efendimiz Medine'ye hicreti sırasında yanına en sadık dost olarak Hazreti Ebû Bekir'i alırken, Habeşistan'a gönderdiği heyetin başına Cafer b. Ebi Tâlib'i seçerken, Medine'ye ilk mürşid olarak Hazreti Mus'ab b. Umeyr'i gönderirken, hicret ederken yatağına Hazreti Ali'yi bırakırken, Mekke'de kalıp istihbarat yapmak üzere Hazreti Abbas'ı bırakırken, liyakat ve ehliyete önem vermiştir. Kişileri yeteneklerine ve marifetlerine göre görevlendirmiştir. Böyle olunca de hepsi ellerinden geleni yapmış ve görevlerini hakkıyla eda etmişlerdir.

Yine bu konuda Hz.Peygamberin güzel bir örneği daha vardır.

Ebu Zer (r.a) anlatıyor: “ Ey Allah'ın Rasulü beni memur tayin etmezmisin? dedim O bana dedi ki; “Ey Ebu Zer, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için istediğimi senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine amir olma, yetim malına da velilik yapma. Memurluk bir emanettir, hakkını vermediğin taktirde kıyamet günü perişanlık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hak ederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz eda ederse o günün perişanlığından kurtulur” (Müslim, İmaret 17, (1826); Ebu Davud, Vesaya 4, (2868); Nesai, Vesaya 10, (6,255)

Eğer âmir konumunda isek, işi ehil olana, yani işi bilene ve işi yapmak kararlılığında bulunana vermek zorundayız. Görevinin hakkını vermeyen mesul olacağı gibi; o görevi ona tevdi edenler de sorumlu olacaklardır.

Bu sorumlulağa düşmemek için, kişileri yetkin ve marifetli oldukları alanlarda görevlendirmeli; görev alma isteği olanlar da kendilerini iyi tanımalı ve üstesinden gelemeyecekleri görevlerden kaçınmalıdırlar.

Burada önemli bir husus da, Liyakat ve Adalet esaslarının; keyfiliğe fırsat vermeyecek düzeyde, alabildiğince açık ve belirgin bir şekilde ortaya konması; emredici yönetsel metinlerde (kanun, yönetmelik, vb.) yer alması; böylece devlet ve kurumsal işlemlerin sağlıklı yürümesinin sağlanmasıdır.

Kur'an ve Sahih hadis deryasından, toplumun akıl ve ilminin gelişim düzeyi (uygarlık düzeyi) ile toplumsal vicdandan yararlanılarak, “Liyakat ve Adalet esaslarını” oluşturularak yollarına devam eden toplular, aynı zamanda insanlık alemine öncülük edecek toplumlar olacaktır.

Sevgi ve saygılarımla

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_64849)
29 Kasım 2020 Pazar 20:18
Güzel bir yazı. Ancak biz Allah ın ilk emrine uymadıktan sonra... Ehliyette, liyakatte ilimle olur!
Misafir Kullanıcı (@Misafir_64676)
23 Kasım 2020 Pazartesi 08:24
Peygamber efendimizden verdiği örnekle ülkemizin düze çıkmasını sağlayacak reçeteyi çok güzel bir reçete. Allah razı olsun Bünyamin Abi.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_64644)
20 Kasım 2020 Cuma 22:53
Çok güzel Anlatılmış Adalet ve Liyakat kavramları Kalemine sağlık Kıymetli Hocam
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın