KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
28 Mart 2024 Perşembe
11 °C Çok bulutlu
Bünyamin Bayram
binbay12@hotmail.com

Peygamberimizin İslam'ı Yayma ve Tebliğ Yöntemi

10 HAZİRAN 2021 PERŞEMBE 13:19
10
11003
5
AA aa

İslam dininin pratik uygulamalarını yaşantısıyla ortaya koyan, örnek modelliği çağlar üstü devam eden peygamberimizin, İslamı yayarken izlediği yönteme genel olarak bakalım:

Peygamberimiz on üç yıllık Mekke döneminde, insanlara Kur'an ayetlerini okuyarak, anlatarak, onların akıllarına, kalplerine ve gönüllerine hitap edere İslamı yaymıştır.

İşin düşündürücü tarafı, Mekke döneminde Müslüman olanlar; dinleri için her türlü güçlüğü göze alan ve inançlarına sonuna kadar bağlı insanlardan oluşmuştu. Sonrasında, Peygamberimiz Mekke ortamının baskıcı ve dışlayıcı ortamından kurtulma adına Medine'ye hicret etmek durumunda kalmıştır.

Hicret, özgür ve serbest bir ortam arayışının sonucuydu. Böylece Müslümanlar, Kur'an'ın ilahi buyruklarını hayata geçirme imkân ve şansını yakalamışlardır. Peygamberimiz ve Müslümanlar, hicretle Medine'de yönetimi ele geçirip, dinlerini insanlara zorla dayatma ve diğer insanları egemenlik altına almayı asla düşünmemiş ve böyle de davranmamışlardır. Ancak zaman içerisinde bu hür ve eşit ortamı bozan ihanet şebeklerine gereken dersi vermek durumunda da kalmıştır!..

Peygamberimiz, tüm çalışmalarını gönüllük ve inanç esası üzerinden yürütmüş, insanların iman etmelerini onların tercihine bırakmış, ilişkilerde özgür bireyi ve tercihini ön plana çıkarmış, asla insanlar üzerinde zorlama ve dayatmaya girmemiştir. Tüm kesimlerin kendi inançlarına uygun dünya kurmalarına saygı duymuş, çoğulcu ve eşitlikçi bir toplumun örneğini gösterebilmiştir.

Bu çerçevede eşit ve adil yaklaşımının en güzel örneğini, tarihe mal olan, “Medine Vesikası-anlaşması” ile göstermiş; 52 Maddelik bu sözleşme, diğer tüm kabile, din ve inanç gruplarının, Müslümanlarla eşit haklar ve eşit vatandaşlık düzlem çerçevesinde yaşamalarını sağlamış; inançlara saygıyı esas alan kural ve ilkeler çerçeveli Medinde Vesikası, ilk zamanlar Medine site devletinin/yönetiminin temel anayasasını oluşturmuştur.

Nitekim farklı din mensupları, peygamberin kendisine hakem olarak başvurduklarında, onların kendi istek ve inançlarına göre haklarında hükümler vermiştir.

Peygamberimiz, Medine'de öncelikli olarak bir mescit yapıp ibadetlerini özgürce yerine getirmeye çalışmıştır. Yahudilerin hile ve haksızlık üzerine kurdukları pazarın karşısına, Kur'an'ı esas alan bir islam pazarı kurmuş; Mescid-i Nebevi bünyesinde, bir eğitim modeli olarak ashabı suffa ve mescit vasatında da müslümanların eğitimini devreye koymuş; insan ilişkileri ve aile hayatının kurallarını yerleştirmenin çabası içerisinde olmuş, aynı zamanda Müslüman toplumun lideri olarak aralarında adaletle hükmetmetmenin örnekliklerini göstermiştir.

Yani Peygamber, Medinenin özgür ve anlayışlı ortamında inancını pratize edip uygulamaya koyarak,  diğer insanlara İslamın güzelliğini gösterme şansını bulmuş, örnek modeller sunarak onların gönüllerini kazanmış, islamın çok kısa zamanda yayılmasına zemin hazırlamış; 23 yıl gibi kısa bir sürede İslam Mekke, Medine ve tüm Arap yarım adasında hakim olmuştur.

O kutlu Nebinin İslamı yayma yönteminde, hiçbir zaman otorite ve güç kullanarak, toplumu üstten alta doğru düzeltme olmamıştır… Hz.Peygamber; insanların akıllarına ve gönüllerine hitap ederek işe koyulmuş, toplumun en dibinden, kölelerden, zayıflardan ve ailelerden başlayarak işe koyulmuş; toplumun altından üstüne doğru; gönüllülük ve inanç esaslarına ve insanların hür iradelerine dayalı olarak, toplumu yeniden kurmak olmuştu ve öyle de başarmıştı.

Böylece bedevi, deve çobanı ve kötü adetlere sahip bir toplumdan diğer milletlere örnek ve rehber olacak bir sahabi toplumu oluşturdu.

O biliyordu ki, özgürlüğün olmadığı yerde, bireysel irade oluşmaz, bireysel iradenin ortaya çıkmadığı yerde, sorumluluk ve ahlak gelişmez, ahlakın olmadığı yerde de din olmazdı…

İslamın en derin anlamıyla toplumda yer almasını istiyorsak, bu konuda da Peygamberi örnek almalıyız.

Bireysel ve toplumsal yarar ve ekomik çıkarlara dayalı gruplar ve hareketler oluşturarak veya siyasal söylemlerle yetinerek veya otorite ve güç kullanarak bu dini yaşatmamız, gönüllerde yer etmemiz, güzel insanlardan oluşan hür, adil ve huzur içinde bir toplum kurmamız mümkün değildir…

Müslüman olarak bizler, bireysel ve toplumsal düzeyde İslamın güzelliğini, faziletini ve ahlakını örnek modellerle göstererek ancak dindar ve islami değerlere bağlı bir toplum oluşturabiliriz.

İyi bir Müslüman, toplumda örnek davranışları ve erdemleriyle kendi var etmelidir.

Lisanımız, Kur'anın ayetlerini terennüm(okurken) ederken; hal ve tavırlarımızla da manalarını gösterebilirsek, İslamı bilmeyenler, yanlış ve eksik tanıyanlar, hatta diğer dinlerin tabileri, belki Avrupa kıtaları dalga dalga islama girecektirlerdir.

Eğer bizler, doğru İslamı ve İslama layık doğru yaşamayı gösterebilirsek, istikbalimiz içerisindeki en tatlı ve etkileyice gür seda, İslamın ve Müslüman toplumların olacaktır.

Saygı ve sevgilerimle.

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_83802)
15 Haziran 2021 Salı 09:50
içerik olarak anlatılan yöntem ve tebliğe çok az vurgu yapılmış, sünnet ve hadis vurgusuna deginilmemis, siyaset anlayışı eksik kalmis
Misafir Kullanıcı (@Misafir_83834)
16 Haziran 2021 Çarşamba 13:43
@Misafir Kullanıcı Kaleminiz keskin olsun, selametle
Misafir Kullanıcı (@Misafir_83818)
16 Haziran 2021 Çarşamba 01:48
@Misafir Kullanıcı Tabi her yönüyle ele almadım, yöntem açısından sınırlı bir alanda ele aldım
Misafir Kullanıcı (@Misafir_83739)
12 Haziran 2021 Cumartesi 19:53
Nitekim farklı din mensupları, peygamberin kendisine hakem olarak başvurduklarında, onların kendi istek ve inançlarına göre haklarında hükümler vermiştir.
Diyorsun.
Peygamber batıl olanla mı hükmetmiştir?
Haşa ve kella
Misafir Kullanıcı (@Misafir_83766)
14 Haziran 2021 Pazartesi 00:01
@Misafir Kullanıcı Elbette haşa, o batılla hukmetmez. Batılla hüküm edilmek isteyene, istediği (örneğin Yahudilere Tevrat ile) hususla hüküm etmiştir. Medine yönetim lideri olarak, dayatma yapmamıştır. Peygamberin Medine dönemini okuyun, görürsün kardeşim
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın