KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Mart 2024 Cuma
4 °C Kısmen güneşli
Bünyamin Bayram
binbay12@hotmail.com

Modern İnsanın Anlamsızlık Girdabı...

29 AĞUSTOS 2020 CUMARTESİ 17:14
5
5083
0
AA aa

Kainat, gayesiz ve tesadüfi değişim ve gelişmelerin bir sonucu mu? Anne rahmi bir döl yatağı mı? Meyve ve sebzeler bitkilerin üreme organları mı? Ölüm, ebedi bir aleme geçiş mi? yoksa canlıların yapısal değişimlerinin bir sonucu mu? Bu ve benzeri sorulara verilecek cevaplar, bizim olay ve olgulara bakış açımızı yansıtır.

Görünen maddi olay ve olgulara içsel ve zihinsel yönelmelerle, inançlar çerçevesinde anlam verebilme, bunları kelimelerle kavramsallaştırma, yani konuşarak kendini ve çevresini sözcüklerle açıklama çabaları, akıl ve gönül sahibi olarak, yeryüzünde ilk görünmeye başladığı günden beri, insana özgü ve onu ayrıcalıklı kılan özel bir durum olmuştur.

Hayata, olay ve olgulara anlam verme peygamberler ve bilge önderler eliyle başladı. Eşyaların isimleri ve anlamları Hz. Adem'e öğretildi. Tüm olayların ve varlıkların bir görünen yüzü, bir de görünmeyen arka planı, manevi yüzü vardır ve bu yüz eşyanın gerçek anlamını ifade eder.

Ancak, günümüz dünyasının maddi görünümüme boğulan modern insan, hayata anlam veren manevi değer ve inançlardan uzaklaşma sonucunda, kendisine ve çevresine yabancılaşmaya başladı ve beraberinde bir anlam kopuşu yaşadı. Varlıkların gerçek anlamından koptu ve sıradanlaştı.

Bugüne kadar hiçbir ideoloji ve modern anlatı peygamberler aracılığıyla ifadelendirilen anlam dünyasının yerini alamadı ve anlamsızlık girdabından modern insanı kurtaramadı.

Evrene ve canlılara ilişkin tüm bilgiler, olay ve olgular; sadece görünen yüzleriyle ifadelendirildiği takdirde; soğuk, zevksiz, estetikten yoksun, anlamsız kuru bilgilere dönüşürler.

ÖRNEĞİN:

Meyve ve sebzelere, sadece bitkilerin üreme organları olarak bakarsanız; bunların insana özel sunulan nimetler ve ilahi birer ikramlar olduğunu göremezsiniz. Tüm meyve ve sebzelerin zengin tadını ve aromalarını tartacak ve haz alacak dilin, insana özel bir nimet olarak verildiğini, bu nimetleri veren yaratıcının ikramını ve zenginliğini göremez ve şükür edemezsiniz.

Kemik gibi kuru bir ağacın ucundaki tel gibi incecik bir dalda; gayet nakışlı ve zinetli bir çiçek, gayet süslü ve sanatlı bir meyvenin; ilahi kudretin bir eseri olarak, akıllı ve şuurlu insanın okuması için yaratılmış birer ilanname olduğunu göremezsiniz.

Anne rahmini, sadece döl yatağı olarak görürseniz, çocuğun en rahat olduğu ve en güvenilir ortam olarak barınıp beslendiği ve bu nedenle de Allah'ın en büyük sıfatı olan Rahim ismi ile adlandırılan Anne Rahimi'ni, sıla-i rahimi, karındaşlığı anlayamazsınız.

Mevcut bilgilere göre, Evren,13,7 milyar yıl önce küçük bir gaz kütlesinin patlamasıyla başlayıp, bugüne değin atom ve moleküllerin kompleks değişimlerin ve tatlı tesadüflerin bir sonucu olarak oluştuğu söylenir.

Halbuki peygamberler tarafından, bu kozmik alemin, yani kainatın Allah'ın büyük bir kitabı, ilim ve kudretinin cisimleşmiş hali, ilahi esintilerin görüntüleri, yaratıcının mesajların içeren bir mektubu, hayretle bakılacak muhteşem bir sanat eseri olarak anlamlandırılır.

C.Darwin, evrim teorisini ortaya atmadan önce gezdiği bölgelerde, tabiatın muhteşemliği karşısında hayrete düştüğünü ve Tanrı'ya şükran duyguları taşıdığını; türlerin kökeni kitabını yazdıktan sonra aynı ormanları bir daha gezdiğinde, ilk heyecanını yitirdiğini anlatır ve adeta renk körlüğüne dönmüştüm der. Darwin, tabiata anlamsal bakışı nasıl kaybettiğini samimiyetle söylemiş.

İnsan taşıdığı inançlarla hayata anlam ve renk verir.

İnsan, tesadüf mekanizmalarıyla oluşan canlıların, evrimleşmesiyle yer yüzünde var olmaya başlayan, başı  boş sıradan bir canlı olmadığı, yer yüzünü imar edecek, hakkı ve adaleti yaşatacak, sorumluluk sahibi bir halifedir.

Gazali'nin bu konuda güzel bir örneği vardır. Bir karınca uzaktan mektup yazan kalemin ucunu görür ve der ki; yazan uçtur. Biraz daha yaklaşır kalemi görür yazan kalemmiş der. Sonra eli görür el der, sonra da yazıyı yazan bir kâtip/insanmış der.

Bir karınca için normaldir. Aklı gözüne inmiştir. Peki, akıllı insanlar olarak bizler, sadece gözümüzün gördüğü ile yetinir ve aklımızı gözümüze indirger isek, gönül ve aklın dürbünü ile olaylara bakamazsak, etrafındaki müthiş sanat eseri niteliğindeki varlıkları gözlerimizle görüp de; basiretle (iç gözüyle, gönül gözüyle) bunların arka planında hakiki tesiri olan sanatkârını ve katibini görmez isek, çok acip ve garip düşmez mi? 

Tüm olaylar ve varlıklar; katibin kalemin ucu niteliğindeki nedenler örgüsüyle oluşan sanatsal içerikli bu eserler, kör ve şuursuz ve ne olduğu anlaşılmayan tabiata verilirse, büyük bir hata içerisinde düşüldüğü görülmez mi?

Evet, Müslümanlar olarak bizler, bir yandan kendimizi ve çevremizi açıklayan bilgileri elde ederken, diğer yandan da elde edilen bu kuru bilgilerin anlamlandırarak, hakikatin, irfan ve hikmetin yolcusu olmalıyız.

Allah Hz.Adem'e tüm isimleri öğretirken, sadece eşyanın şekilsel bilinen isimlerini değil aynı zamanda eşyanın ilahi ve insani boyutunu ifade eden kavramları da öğretmiştir. Tüm peygamberler de bu irfan ve hikmet geleneğinin yayıcısı olmuşlardır.

Tüm peygamberlerin varisi olan Hz.Muhammed'in aleyhisselamın getirdiği anlatı ile Kainata ve insana baktığınız zaman;

Kozmik alem, süslü bu Dünya Allah'ın birer muhteşem sanat eseri, Ondan haber veren birer mektup ve mesaja dönüşerek anlam kazanır.

Tüm varlık tesadüflerin, belirsizliklerin ve amaçsızlıkların anlamsızlığından kurtulur.

Yeryüzünde kısacık bir hayata sahip, aciz ve garip bu insan İnsan, Allah'ın (c.c.) yeryüzündeki akıllı ve şuurlu bir muhatabı; Yaratıcıyı anlayan ve O'na (c.c) anlayışını sevgi ve saygıyla gösteren, ebediyete namzet-aday bir varlığa dönüşür...

Böylece insan ebedi yolculuğa çıkmış bir varlık olarak anlamını bulur.

Tüm modern anlatıların yetersiz kaldığı, neciyiz, nereden gelip nereye gidiyoruz? Soruları O kutlu peygamberin getirdiği öğretiler ile yeniden anlam bulur.

Sevgi ve saygılarımla…

 

Bünyamin BAYRAM

Maarif Müfettişi

Eğitim ve Denetim Uzmanı

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın