Bembeyaz çile!Beyaz çile, beyaz esaret her duyduğumda canımın incindiğin hissettiğim tabirler. Soğuk kış günleri karın metreleri bulduğu günler çocukluğumuzun en güzel günleriydi. Bir sobanın etrafında toplanırdık uzun kış gecelerinde, yakın komşuların büyükleri de gelir uzun muhabbetlere dalardık. Masal anlatırdı dedelerimiz, babalarımız ve dahi annelimiz. Biz de can kulağıyla dinlerdik onları ve anlatılanları. Dünyayı sırtlarında taşıyan annelerimiz löl/zervet pişirirdi kavurması bol olanından, bir yandan patatesler dizilirdi sobanın haznesine, tuz elimizde pişmesini beklerdik. Öyle törenle, müsaadeli gidilmezdi akşam muhabbetlerine. Kapılar rasgele çalınır, açanlar buyur ederdi kapıları sonuna kadar açarak. Her ev misafir ağırlamaya her an müheyya, her yürek muhabbete açtı ve açıktı. Her nimetin bir külfeti var denir ya, işte o kabilden, evlerin ısıtma sistemleri değişince fark etmeden yüreklerin ısıtma sistemleri de değişti. Etrafında toplanacağımız bir soba kalmadı. Her yeri ısıttık belki ama yüreğimiz zamanla soğumaya başladı. Muhabbetten komşuluktan, akrabalıktan uzaklaşır olduk. Tabir yerindeyse bizi biz yapan değerlerden sıyrılıp başka dünyaların insanlarına dönüştük. Duyarsızlaştık birbirimize karşı. Paylaşım, hayatımızın her safhasında en aza indi. Bencilleştik ve değerlerimizi aşındırarak kendimize yabancılaştık. Kış için yapılan hazırlıklar gelen misafire ikram ederiz düşüncesiyle yapılırdı hep, maksat paylaşım ve onun hazzına varmaktı. Kiloyla alınmazdı kışlık malzemeler. Kavurma tenekelere, unlar ambara dolardı. Ceviz tenekelerle alınır, pestil ona eşlik ederdi her daim. Ağzımızın tadı da değişti sanki. Bize eskisi kadar zevk vermiyor uzun kış gecelerinde kırıp pestillere dürüm yaptığımız cevizler. Belki de eski tadı, muhabbeti hissedemiyoruz da ondan. Ve yalnızlaşıyor, ıssızlaşıyoruz. Bugün de paylaşımlar yaşıyoruz en sanal olanından belki. Daha hızlı hatta daha teknolojik ama soğuk, en soğuk paylaşımlar bunlar. Bir sobanın etrafında kümelenmiş insanların paylaşımlarındaki hissiyatı günün fac'i, twit'i hiç vermiyor. Bir cam'ın karşısında en özel anlarımızı, duygularımızı açıyoruz başkalarına hiç fark etmeden. Küçük kıyametlerle birlikte dünyaları yıkılıyor gençlerimizin. Ama bir sobanın etrafındaki anlara sadece en yüce dost ve dostlar şahitlik ederdi hem de en mahremce halle. Afişe edilmezdi nefisler. Elimizi dokunsak değeceğimiz yakınlıkta ki dostlarımız soğuk kış gecelerinde bir bardak çay eşliğinde dinlerdi bizi. Çayın ayrı bir yeri vardı bu muhabbette. Hele de soba çayıysa. Kaynayan suyun sesi kulaklarımdadır hala, bir de herkes uyuyup ışıklar kapanınca sobadan tavana yansıyan ateşin kızıl rengi hiç gitmez gözlerimin önünden. Çok çetin kışlar yaşadık ama kışın getirdikleri asla çile ve esaret olmadı bizim için. Biz mi daha dayanıklıydık yahut imkânlar mı bizi güçlü kılıyordu bilmiyorum ama kardan tepeleri aşıyorduk ve kimi zaman yağan karı aşamayıp tüneller açıyordu büyüklerimiz. Ama hepimiz kahraman gibiydik giyinip kuşanıp kara bata çıka okullarımıza giderdik, akşam dönünce sobada kaynayan çay ve yeni pişmiş sıcak ekmeğe çökelik katık edip yer, dünyanın en mutlu insanı olurduk. Yaşadığımız olumsuzluklar bize zarar vermedi hiçbir zaman aksine hayata karşı güçlü kıldı, belki de biz bu noktada sıkıntı yaşıyor, evlatlarımızı koruma adına onları hassaslaştırıp zayıf kılıyoruz. Biz karlara bata çıka yürüyüp giderken zamanında şimdi çocuklarımızı on santim kar yağınca evden çıkarmıyor tatiller icat ediyoruz günler süren. Şimdiki nesil kışın güzelliğini bizim hissettiğimiz gibi hissedemiyor hatta sevmesine de engel oluyor bu uygulamalar ve esaret olarak görmesine neden oluyor. Üşümesin, düşmesin, ıslanmasın diyor ve kış mevsimini ve karın güzelliklerini yaşatmıyoruz onlara. Hayatın getireceklerine karşı dayanıklı olmalarına bir bariyer de biz çıkarıyoruz karşılarına. Ama ne güzeldi karın metreleri aşarak yağdığı Bingöl'ün bize ait günleri. Düz alanlar, geniş yollar, yolların kavşak alanları hep bizim oyun alanlarımızdı. En düzeyli kavgalar orada gerçekleşir, en kaliteli mahalle maçları orada oynanırdı. Volesinden en güzel şut kara güvenilerek atılır, yumuşak zeminine istinat eden kaleci en iyi kurtarışlarını yapardı. Hele bahar kendini hissettirdiğinde, yemyeşil zeminle arkadaşlık kuran kar inanılmaz keyif katardı güneşin altındaki ortalığımıza. Kâh üzerine atlardık susuzluğumuzu gidermek için kâh hüzünlü bir eda ile kayardık sırtında. O, hep bizim dostumuzdu, bizi eğitti, sınadı ve en sert şartlara karşı dayanma yollarını bize öğretti. YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 13 Temmuz 2015 Kadir gecesi / risaletin gecesi02 Ekim 2014 Kurban terkedilmemesi gereken bir sünnettir26 Temmuz 2014 Ramazan hilali- 219 Temmuz 2014 Zekat verilecek kimseler- 2
|