Kadir gecesi / risaletin gecesiİslam âlemi olarak 13 Temmuz Pazartesi gecesinde Kadir Gecesini idrak etmiş olacağız. Ramazan ayının 27.gecesine tekabül eden bu gece İslam bilginlerinin önemli bir kısmı nezdinde kadir gecesidir. Hakikatte son on gecenin tekli gecelerinde bu gecenin aranması amacıyla yoğun bir ibadet atmosferine girilmesi, gecenin kendisine isabet etme açısından en doğru tavırdır. Her yönden Müslüman insanın tam bir manevi ameliyeden geçtiği Ramazan ayındaki arınmanın zirveye çıktığı gecenin adıdır Kadir Gecesi. Hayatımızın merkezinde bulunan Kur'an-ı Kerim'in inmeye başladığı bu gece, içinde kadir gecesi bulunmayan bin geceden daha hayırlıdır. Bu geceye gelinceye kadar dini hayatında lakayt kalmış, kusurlu davranmış her bireye, bu gecede bir ömre bedel ibadet, dua ve bağışlanma imkânı sunulur. Ulaşılan her imkân belki bir kez daha elde edilmeyecek nihai fırsattır. Yaşamın gelgitleri arasında idrak edilen her Ramazan ve bin geceye eşdeğer kadir gecesini bugüne kadar Allah'la buluşma ve bağışlanma vesilesine dönüştürmeyen her mü'min için yepyeni ama belki tekrarı gelmeyecek son fırsat olarak görülmeli ve değerlendirilmelidir. Şüphesiz bu gece en büyük değerini, son ilahi vahyin bu vakitte, vahyin son peygamberine indirilmeye başlanmasından almaktadır. Bütün insanlığa hitap eden vahyin yanı sıra bu vahyin alıcısı, açıklayıcısı olan, kitabı ve hikmeti öğreten, inanan insanları arındıran Hz. Muhammed'in peygamberliğinin başlangıç noktası olarak da son derece anlamlı bir gecedir bu gece. Son risaletin insanlık dünyasına inmeye başladığı bu gecede kitabı doğru anlama ve onu doğru bir şekilde hayata aktarabilmek için, inanç, ibadet başta olmak üzere oluşabilecek sapmalara karşı koruyucu bir zırh konumunda olan Peygamber (sav)'in sünnetin izinden gitmek için büyük çaba sarf edilmelidir. Meleklerin fecrin ilk ışıltılarına kadar dünyamıza, çevremize, hanemize, mabedimize her iş için geldikleri bu gecede, yakarışlarımız, itiraflarımız, ihtiyaçlarımız alınıp Âlemlerin rabbine arz edilecektir. Tam bir emniyet esintisinin hâkim olacağının vaat edildiği bu saatlerde tam bir ihlasla, Bedir savaşında alnını secdeye koyup iniltiler eşliğinde Allah'a yakaran Allah Resulü (sav) gibi İslam ümmetinin istikamet bulabilmesi, akan kanlarının nihayete ermesi, birlikteliklerini sağlayıp dünyaya sulh getirebilmeleri için yaralı bir kalbin çığlıklarıyla Allah'a yalvarılmalıdır. Sadece kendimiz için değil bu ümmet için de “Allah'ım sen affedicisin, bağışlamayı, affetmeyi seversin. Beni, bizleri, birbirine düşen bu ümmeti affet” diyebilmeliyiz. Ellerinde muhkem bir kitap, kitabın doğru anlaşılmasını sağlayan Efendimizin yol göstericiliği varken birbirine düşmüş, düşmanlarının oyuncağı konumuna gelmiş, en nihayetinde kimliklerini bile kaybetmiş insanların istikamet bulabilmesi için içimiz pare pare secdemizi ıslatmalıyız. Mana dünyasında birbirine bağlanmış ruhlarımızın tek manaya müteveccih bu duaları, kim bilir, arşın sahibinin nezdinde karşılık bulacak ve ümmetin kendini yeniden keşfedişinin imkânları devreye sokulacaktır. Unutmayalım, cehd bizden tevfik Allah'tandır.
YORUM YAZIN ![]()
|
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ 02 Ekim 2014 Kurban terkedilmemesi gereken bir sünnettir26 Temmuz 2014 Ramazan hilali- 219 Temmuz 2014 Zekat verilecek kimseler- 214 Temmuz 2014 Zekat verilecek kimseler -1
|